DENTPLUS

BLOG



sakız_dişsagligi.jpg
15/Nis/2016

Sakız kişiye keyif veren, ferahlatıcı bir his uyandıran kişiye mutluluk veren bir maddedir. Sakız çiğnemek ile tükürük üretimi de hızlanır. Sakız çiğnemenin dişetlerine masaj yapıcı etkisi vardır. böylece dişeti dolaşımı artar.Sigara gibi kötü alışkanlıklardan aklı uzaklaştırır ve stresli hissiyattan rahatlamaya geçirebilir, nefese ferahlık sağlar. Aynı zamanda konsantrasyon arttırır ve diş çürümesini de önleyebilir.

sakiz

Yemek yedikten sonra ağız içinde kalan atıklarla beslenen bakteriler şekeri emer ve organik asitler üretir. Organik asit yemek yedikten 5-10 dakika içinde ağızınızda ki Ph değerini diş minesi için tehlikeli seviyelere düşürebilir. Diş mineleri düşük Ph seviyesinde küçük ancak sonrasında büyüyebilen yaralar açabilir. Bununla birlikte sıralı asit saldırıları arka arkaya geldiği zaman diş çürümesi meydana gelir.

Çocuklarda severek tercih edildiği için avantajlı durumlar doğurabilir.

Birçok klinik araştırmalarında, atıştırmalardan veya yemeklerden sonra şekersiz sakız çiğnemek, Ph değerlerinin dişler için sağlıklı seviyelere geldiğini göstermiştir. Sakız çiğnemek, ağız içinde tükürük salgısını 3-4 kat arttırır. Şekersiz sakız, diş çürümelerinde bazı özellikler içerir. Tükürükte ki asit saldırıları, diş minesinin hasar görmesini sebep olur. Şekersiz sakızın formülünde; ağızda ki bakterilerle mayalanmayan ve bununla birlikte asit oluşumunu engelleyem maddeler olan sorbitol, maltitol, isomalt, mannitol ve xylitol gibi polialkoller kullanılır.

XYLITOL

sakiz2Xylitol, hem pasif, hem aktif anti-çürük etkisi gösteren ve şeker yerine de kullanılıan tek maddedir, bu madde, diş çürümelerine neden olan en önemli bakterilerden Streptococcus Mutant bakterilerinin üremesini önler.

Xylitol, birçok meyve ve sebzede bulunduğu gibi bir de  tüm poliyoller arasında en tatlı tada sahip olandır. Sakkaroza yakın bir tadı vardır, ağızda tat bırakmaz ve şeker hastaları için uygun ve güvenlidir. Xylitol, şekere göre %40 daha az kalori içerir. Dünya Sağlık Örgütü sponsorluğunda, gerçekleştirilen klinik deneyler ve araştırmalar göstermiştir ki; düzenli olarak xylitol içeren sakız tüketiminin, diş çürümesinde %70’e varan oranlarda azalmaya yol açmaktadır.

Sonuç olarak, yemeklerden ve atıştırmalardan sonra şekersiz ve özellikle xylitol içeren sakız kullanımı, diş minesindeki yaralar için tekrar mineral kazandırma sürecini hızlandırmaktadır.

Diş fırçalama olanağı bulunmayan durumlarda, şekersiz sakız çiğneme, ağız sağlığınızı korumada keyifli ve tavsiye edilen bir yoldur.


beslenme_ve_discurukleri.jpg
28/Eki/2015

Diş çürüğü; birçok etkenin rol oynadığı, çok yönlü bulaşıcı bir hastalıktır. Bu etkenler arasında yer alan beslenme alışkanlıkları, özellikle etkin bir ağız bakımı sağlayamayan ve fluoridden yeterince yararlanamayan küçük çocuklar için büyük önem taşımaktadır.

Ağız ortamında bulunan bakteriler, beslenme yoluyla alınan şekerleri veya fermente olabilen karbonhidratları metabolize ederek organik asit oluşturmaktadırlar. Oluşan organik asitler diş dokularında çözünme meydana getirebilmektedir ve bu çözünme sürecine demineralizasyon denmektedir.

Bilinen en eski ve ilkel toplumlardaki çürük görülme sıklığı günümüzdeki toplumlara göre daha düşüktür. İlkel toplumların protein ağırlıklı beslenmesi ve sert besinler tüketmeleri sonucu oluşan mekanik temizliğin daha fazla olması çürük görülme sıklığını en aza indirmiştir. Ancak günümüzde hazır gıda tüketiminin artması sonucu çürük görülme sıklığı da artmıştır. Hazır gıdalarda ve şekerli içeceklerde bol miktarda bulunan sukroz, diş çürüğünün oluşmasındaki ana etkenlerden bir tanesidir. Çikolata, bisküvi ve kola gibi yumuşak, şekerli ve dişe yapışan tarzdaki besinler asit oluşturmaktadır. Bu tür besinlerin tüketilmesini takiben, dişlerin hemen fırçalanması mümkün değilse, ağız bol su ile çalkalanmalıdır. Meyve, sebze, süt ve tahıllı besinlerde doğal şekerler bulunmaktadır ve bu doğal şekerler hazır gıdalarda bulunan şekerlerden ayırt edilmelidir. Doğal şekerlerin tüketilmesi istenen bir durumdur ve diyetimize bu şekerleri katmamız hem daha sağlıklıdır hem de çürük riskini azaltabilmektedir. Yapışkan, şekerli veya asitli gıdalar tükettikten sonra elma veya havuç gibi sert besinler dişleri temizleyebilmektedir ve diş etine uyguladıkları masaj etkisiyle dişetinin sağlığına olumlu katkıda bulunabilmektedirler.

Diş çürüğünün oluşumunda yiyeceklerin içindeki şeker miktarı, günlük tüketilen şeker miktarı, karbonhidrat kaynağının katı, sıvı veya yapışkan özellikte olması, besinlerin ağız ortamında kalma süresi, çürük yapıcı yiyeceklerin gün içerisindeki tüketim sıklığı ve öğünler arasında geçen sürenin etkili olduğu bildirilmiştir. Ancak beslenmenin düzenlenmesi çürük oluşumunun önlenmesi için yeterli değildir. Diş çürükleri iyi bir ağız bakımı ve fissür örtücü ile fluorid uygulaması gibi koruyucu uygulamalar ile kontrol altına alınabilmektedir.

Bebekler, diş çürüğüne neden olan bakterileri doğar doğmaz edinmektedirler. Uzun süre biberon kullanılması, tüm gece biberon ile birlikte uyuma, biberon içerisindeki sıvıya şeker, bal, pekmez, reçel katılması veya bu yapışkan besinlerin emziklere sürülmesi bebekte erken çocukluk çağı çürüklerinin görülmesine sebep olabilmektedir. Bebeğin henüz dişi yoksa dişetleri her sabah ve yatmadan önce temiz, ıslak bir bez parçası veya gazlı bez ile silinmelidir. American Academy of Pediatric Dentistry (AAPD)’ye göre bebeğin ilk muayenesi birinci yaş gününe kadar veya ilk dişin sürmesinden hemen sonra tercihen bir Pedodontist (Uzman Çocuk Diş Hekimi) tarafından yapılmalıdır.

 

Etkin ağız bakımın sağlanması ağız diş sağlığının temel taşıdır. Çocukların erken yaşta bu düşünceyi ve disiplini edinmeleri büyük önem taşımaktadır. İlk dişin sürmesiyle birlikte ufak başlı yumuşak diş fırçası kullanımına geçilmelidir. 3 yaşın altındaki çocuklarda bir pilav tanesi kadar fluorid içeren diş macunu diş fırçasına sürülmelidir. 3-6 yaşları arasındaki çocuklarda ise bir bezelye tanesi kadar fluoridli diş macunu fırçalama esnasında kullanılmalıdır. Diş fırçası, diş ile dişeti birleşimi hizasında 45°’lik eğim ile yerleştirilmelidir ve tüm dişlerin görünen yüzeyleri dairesel hareketler ile fırçalanmalıdır. Dişlerin çiğneyici yüzeyleri, ileri geri hareketlerle fırçalanır. Dişlerin iç yüzeyleri, yani dil ve damak tarafındaki yüzeyler, ufak dairesel veya süpürme haraketleri ile fırçalanmalıdır. En son dil ve damak fırçalanmalıdır. Küçük çocuklar çoğu zaman sadece dişlerin görünen yüzeylerini fırçaladıkları ve el becerilerinin henüz iyi gelişmemiş olabileceği için anne veya baba ile birlikte fırçalamanın yapılması önemlidir. Sabah kahvaltısı sonrası ve akşam yatmadan önce olmak üzere günde iki defa 2-3 dakikalık fırçalamanın yapılması etkin bir ağız bakımının sağlanması için şarttır.

 

 

 

 


Cocuk_dis_hekimi_bursa1.jpg
04/Eki/2015

Fluorid uygulamasi: 3 yasindan itibaren uygulanabilen bir koruyucu uygulamadir. Sut ve surekli dislere uygulanabilen fluorid materyali dis minesini curuge karsi guclendirmektedir. Ancak fluorid materyali tek basina curugu engelleyemez; curuk yapici olmayan diyet ve duzenli fircalama ile mutlaka desteklenmelidir.

Fissur ortucu: Dislere uygulanan bir koruyucu uygulamadir. Ozellikle agizin arka bolgesinde bulunan kucuk ve buyuk azi dislerin cigneyici yuzeylerinde bulunan oluklara uygulanmaktadir. Yemek artiklarinin bu oluklara yerlesmesine engel olan bu materyal curuk yapimina olanak tanimamaktadir. Ancak duzenli fircalama yapilmaz ise curuk olusumu kacinilmazdir.

 Kompozit restorasyon: Dislerde curuk veya doku kaybi meydana geldigi zaman bu dokularin yeniden bir materyal ile yapilandirilmasi gerekmektedir. Curuk veya hastalikli doku temizlendikten sonra disin dogal rengine benzer olan bir beyaz kompozit restorasyon materyali kullanilarak dis restore edilir. Kompozit restorasyon yapildiktan sonra bile iyi fircalamaya devam edilmelidir. Materyalin etrafinda hala dogal dis dokusu bulundugundan curuk gelisme riski devam etmektedir. Bu tedavi secenegi sut ve surekli dislere basari ile uygulanmaktadir.

Kuafaj: Curuk lezyon dis sinirine yakin fakat henuz ulasmamis ise kuafaj tedavisi yapilabilmektedir. Ancak ayni zamanda diste herhangi bir agri veya absenin gorulmemis olmasi gerekmektedir. Curuk temizlendikten sonra dis sinirini rahatsiz etmeyecek ve koruyacak bir doku dostu bir materyali yerlestirilmekte ve uzerine kompozit restorasyon yapilmaktadir. Bu tedavi secenegi sut dislerine uygulanmamakta, yalniz surekli dislere uygulanmaktadir.

Pulpotomi (amputasyon): Bu tedavi sadece sut disleri icin uygundur. Henuz agri ve enfeksiyonun baslamadigi ancak dis sinirinin bir kisminin etkilendigi derin curuklerde uygulanmaktadir. Sinir dokusunun etkilenen en ust kismi uzaklastirilarak kok bolgesinde canli kalan sinir dokusunun uzerine doku dostu bir materyal yerlestirilmektedir ve ardindan kompozit restorasyon uygulanmaktadir. Bazi durumlarda dogal dis dokusu kaybi cok fazla ise paslanmaz celik kuron yapilmasi gerekebilmektedir.

Pulpektomi (kanal tedavisi): Sut ve surekli dislerin siniri geri donulemez bir sekilde curukten etkilendiginde veya iltihaplandiginda sinirin tamamen uzaklastirilmasi gerekmektedir. Travmanin meydana geldigi bazi durumlarda da gerceklestirilen bir mudahaledir. Enfeksiyon, agri ve sisligin gozlendigi durumlarda islem oncesi antibiyotik kullanimi gerekebilmektedir. Kok icerisindeki sinir cikarildiktan sonra doku dostu bir materyal yerlestirilir ve doku kaybina gore kompozit restorasyon veya paslanmaz celik kuron yapilmaktadir. Kanal tedavisi ve disin restorasyonu icin birden fazla seans gerekmektedir.

Dis cekimi: Enfeksiyon, travma, asiri doku kaybi gibi nedenlerle tedavi edilemeyen sut veya surekli disler cekilmektedir. Bazi durumlarda ortodontik ihtiyac dolayisiyla disler cekilmektedir.

Yer tutucu: Sut dislerin erken kaybi sonucu bazi cocuk hastalara kisiye ozel yer tutucularin yapilmasi gerekmektedir. Komsu disler cekim bolgesine dogru hareket ederek cekim boslugunun kapanmasina neden olabilmekte ve surecek olan surekli disin surmesi zorlasabilmekte hatta engellenebilmektedir. Yer tutucularin amaci olusabilecek yer kaybini onlemek, ortodontik tedavi ihtiyacini minimuma indirmek ve konusma ile cigneme fonksiyonlarinin korunmasidir.

Paslanmaz celik kuron: Sut dislerinde kompozit restorasyon materyali ile tedavi edilemeyecek kadar fazla doku kaybi olustugunda paslanmaz celik kuron uygulamasi yapilabilmektedir. Ancak gerekli ise bu uygulama yapilmadan once pulpotomi ve pulpektomi islemlerinin yapilmasi gerekmektedir. Paslanmaz celik kuron uygulamasi dikey boyutun azalmasini engelleyerek cigneme fonksiyonunun korunmasina veya geri kazanilmasina olanak saglamaktadir.

 








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87