DENTPLUS

BLOG



agizda_metalik_tat.jpg
25/Haz/2015

Ağızda metalik tat çeşitli nedenlerden dolayı, tat duyusunun anormalleşmesi sonucu görülür. Bu tat alma anormalliği, ilaçların bir yan etkisi olarak, çeşitli hastalıklar nedeniyle veya çevresel faktörlerden oluşabilmektedir. En çok karşılaşılan neden düzenli olarak alınan bazı ilaçlardır. Kullandığınız bir ilaç varsa prospektüsünde tat duyusuna etkileri hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Ağız Sağlığı ve Sinüs Sorunları

Ağız ve diş sağlığında yaşanan problemler tat almayı yakından ilgilendirir. Dişlerde plak birikimi, gingivit, periodontit, diş çürümesi ve apseler metalik bir tat almanıza neden olabilir. Aynı şekilde sinüs enfeksiyonları ve kronik ağız kuruluğu (planus ve sikka sendromu gibi) ağız tadının anormalleşmesine yol açabilir.

İlaçlar

Aşağıdaki listede bulunan ilaçlar ağızda metal tadına yol açar. Bu listede bulunan ilaçlar dışında da bazı ilaçların tat duyusunu etkilediğini unutmayın.

Antibiyotik: Trimetoprim, sulfametoksazol, klaritromisin, metronidazol, etionamid

Diyabet İlaçları: Metformin

Kalp ve Tansiyon İlaçları: Enalapril kaptopril, nifedipin, propafenon, amiodaron

Kanser İlaçları: Sisplatin, karboplatin, letrozol, levamizol

Tiroid İlaçları: Propylthioracil, metimazol, carbimazole, radyoaktif iyot

Artrit İlaçları: Auranofin, altın sodyum tiyomalat, aurothioglucose, penisilamin, sulindak

Osteoporoz İlaçları: Teriparatid, D vitamini takviyesi

Glokom İlaçları: Asetazolamid, methazolamide

Mide Yanması İlaçları: Dexlansoprazole

Diğer İlaçlar: Potasyum iyodür, interferon, lityum, fomepizol, mikofenolat, demir takviyeleri, östrojen takviyesi, disulfiram, griseofulvin, methocarbamol

Sinir Sistemi Hastalıkları

Sinir sistemi hastalıkları kokuyu ve kokuyla bağlantılı olan tat almayı etkileyebilir. Koku alma duyusunda yaşanan zayıflama ağızda değişik tatların oluşmasına veya tat alma duyusunun azalmasına yol açar.

Hamilelik

Hamilelik döneminde yaşanan hormon değişiklikleri özellikle gebeliğin ilk haftalarında ağız tadını da değiştirebilir.

Metal Artışı

Bakır ve demir gibi metallerin vücutta yüksek olması ağızda metalik tat hissi yaratabilir..

Alerjiler

Burun tıkanıklığına veya akıntısına yol açan alerjiler tat almayı mutlaka etkiler. Alerji sırasında histamin salınımı koku ve tat alma duyusunu değiştirebilir.

Solunan Maddeler

Sigara içmek tat almayı zayıflatır ve ağızda metal tadına neden olabilir. Uzun süre solunan kirli havada tat almayı olumsuz yönde etkileyecektir.


diş_estetiği_bursa.jpg
04/Oca/2015

Diş Eti Estetiği (Pembe estetik)

Gözümüze hoş ve güzel gelen, uyumlu ve temiz bir gülümseme oluşturmanın ilk adımı diş ve dişeti uyumunu  sağlamayı başarmaktır. Gülümsediğimiz zaman; gözüken dişeti miktarı, gülme estetiğinde

çok önemli bir rol oynamaktadır. Asimetrik ve uyumsuz dişeti kenarları, dişlerimizin düzensiz ve gülüş hattımızın eğri olduğu izlenimini oluşturabilir. Dişetlerimiz çekilmişse veya dişetlerimiz olduğundan fazla şiş ve uzun ise dişlerimiz olduğundan daha uzun veya kısa görünür. Bu olumsuz durumları gidermek, dişeti estetiği uygulamaları sayesinde mümkün olmaktadır.

Enflamasyon  nedeniyle şiş ve kırmızı olan dişetleri, dikkatlerin dişetlerine çevrilmesine sebep olur. Kalınlaşmış, ödemli dişeti kenarı, dişlerin dip kısımlarında gölgelenmelere sebep olur. Ve bu gölgeler nedeni ile diş renkleri de dolaylı olarak olduklarından birkaç  ton daha koyu görünürler.

Ayrıca; ödemden dolayı kalınlaşmış dişeti kenarında bakteri plağı birikimi daha kolay olur. Bakteri birikmesi, iki diş arasında ki üçgen dişeti bölümünün (papil) çekilmesine ve iki diş arasında koyu renkli, bazen de siyah bölümler oluşmasına neden olacaktır.

GİNGİVEKTOMİ – GINGIVOPLASTI

Kişi güldüğü zaman, dişetleri normalden daha fazla görünmesi; ‘Gummy-smile’  estetiği bozan bir durmdur. Bu diş etinde ki fazlalık küçük bir operasyon ile düzeltilebilir. Operasyon sonucu ortaya çıkan dişlerin boyutu gülüş estetiğini yeterli düzeye getirmiyorsa, bir takım dolgu ve ya lamine uygulamaları ile optimal estetik yaratılması mümkündür.  Gülüş estetiğini bozan diş etinde ki fazlalık küçük bir operasyon ile düzeltilir. Bu kişiler de, estetik diş hekimi ile periodontolog (diş eti doktoru) birlikte çalışır ve dişeti seviyesi ile biçiminin nasıl olması gerektiği belirlenir. Periodontolog da bu seviyeye kadar dişetlerini düzelterek güzel bir uyum sağlar. Protez uzmanı da bu uyumu yapacağı ufak dokunuşlarla tamamlayacaktır.

Gingivektomi işlemi lazerler ve konvansiyonel bistüri ile kesme şeklinde yapılabilmektedir. Kesme işlemi sırasında, kişiye yapılacak lokal bir anestezi ile hasta hiç bir şey hissetmeyecektir. Küçük bir cerrahi işlem olan gingivektomi, gingivoplasti, kısa zamanda gülümsemeyi tamamen değiştirecektir.

Estetik problemin dişleri de kapsadığı durumlarda diş eti operasyonundan sonra porselen laminalar da uygulanarak mükemmel bir gülüş tasarlanmış olur.

DİŞETİ GREFTİ :

Dişeti çekilmesinin yoğun olduğu bölgelere doku ekleyerek, olduğundan daha uzunmuş gibi görünen dişlerin daha estetik görünmesi rahatlıkla sağlanabilir.

Dişeti estetiğini ilgilendiren diğer bir konu ise; dişeti  çektirmeleridir. Diş eti çekilmeleri; pek çok sebeple oluşabilmektedir. Anotomik bir sebep olan doku eksikliğinden oluşabileceği gibi seneler içerisinde uygulanan yanlış fırçalama, kalem ısırma veya diş etine uygulanan herhangi bir travma sonucu meydana gelebilmektedir. Çekilmelerin tedavisinde önce sebep bulunmalı sonra tedavi şekli planlanmalıdır. Anotomik sebeplere bağlı olan doku eksikliği ve diş eti çekilmelerinde önce doku tamamlanır sonra çelikme kapatılır. Günümüzde; insan diş eti dokusunu taklit eden yapay diş eti greftleri bu işlemler için kullanıldığında oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Ve diş eti çekilmeleri %100’e varan oranlarla tedavi edilebilmektedir.

Diş eti estetiğinde ki bir diğer konu da diş çekilmesini takiben çene kemiğinde çökme  sonucunda oluşan asimetrik dişeti görünümüdür. Yaşanan talihsiz bu durum, genellikle ön dişler bölgesinde oldukça belirgindir ve kişiyi estetik anlamda fazlasıyla rahatsız eder. Her ne kadar olağanüstü güzellikte ve sağlamlıkta porselen dişler yapılmış olursa olsun, hazırlanan porselenlerin yerleştirileceği alan, çepeçevre dişeti dokusudur.ve ne yazık ki; olması gerektiği kadar ve sağlıklı bir dişeti dokusu yoksa, hazırlanan porselenler güzelliğini asla sergileyemeyecektir. Eğer diş eksikliği veya dişeti çekilmesine bağlı papil kaybı varsa, öncelikle bu olumsuz durumun giderilmesi gerekir. Bazı cerrahi ve protetik yöntemlerle kayıp dokular yeniden kazanılabilir.

 Dişlerimizi çevreleyen dişeti dokusunu düzenlemeye ve dişlerimizle uyum içinde bir görüntü elde etmeye yönelik işlemlere kozmetik dişeti düzenlemeleri denir.

 Çoğu zaman protez yapımı öncesinde; dişetleri, kemik ve bağ dokusuyla ilgili altyapı müdahaleleri, hastalar tarafından uzun ve yorucu seanslar olarak düşünülse de, bu tip müdahaleler, elde edilen sonuçları sebebiyle, hastalar ve diş hekimleri açısından son derece gerekli ve memnun edici olmaktadırlar.

 Periodontal Tedavi

  •     Oral Diagnoz ve Radyoloji
  •     Detaylı Diş Temizliği
  •     Diş Eti Hastalıkları ve Tedavisi
  •     Diş Eti Kanaması Tedavisi
  •     Diş Eti Estetiği
  •     Diş Taşı Temizliği ( Tartar)
  •     Diş İpi Kullanma Eğitimi
  •     Diş Fırçalama Eğitimi
  •     İlk Muayene Ve Diş Beyazlatma

28/Şub/2014

Dental implant uygulamaları total ve parsiyel dişsiz ağızların protetik tedavilerinde yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Basarı oranlarının çoğu zaman yüksek olmasına rağmen komplikasyonlar, başarısızlıklar ve kayıplarla da karşılaşılabilmektedir. Bu kayıpların pek çoğu  periodontal hastalıklar (dişeti hastalıkları) ve hastanın yetersiz ağız bakımından kaynaklanmaktadır.

Günümüze kadar olan dönemde implantla iligili  dökümante edilmiş uzun süreli çalışmalarla klinik başarı oranının yüksek olduğunun ortaya konulması ile bu artışın hızla devam edeceği de görünen bir gerçekti rve implant tedavilerinin başarı oranı %90’larla ifade edilmektedir.Ancak bu rakam büyük bir oranı ifade etse de  / 10 luk bir başarısızlık da yatsınamaz bir rakamdır. İmplant tedavisi çoğu zaman birden fazla dişlerin eksik olduğu ağızlarda uygulanmaktadır. Bu noktada hastanın dişlerini neden kaybettiği çok büyük önem taşımaktadır. Hastalar çoğu zaman dişlerini periodontal hastalık sebebiyle kaybederler. Periodontal hastalığın başlıca sebebi mikrobiyal dental plak dediğimiz bakteri plağıdır ve bu plak binlerce zararlı bakteriyi barındırmaktadır. Bu noktada implant uygulancak hastanın periodontal hastalık geçmişi var ise ve hastalık tedavi edilmeden implant uygulamasına girilmiş ise bu implantaların  kaybedilme şansı çok yüksek olacaktır, çünkü ağızdaki bakteriyel ortam elimine edilmediği için bu ortam zamanla implantların çevre dokularına da zarar vermeye başlayacak ve bir süre sonra implant etrafındaki dişeti dokusunda daha sonrada implant etrafındaki kemik dokusunda harabiyet başlayacaktır.

Geç dönem implant başarısızlıkların bir bölümü aşırı okluzal yükleme sonucu ortaya çıkarken bir bölümü ise fonksiyonda olan implantın etrafındaki dokuları etkileyen iltihabi biyolojik komplikasyonlar nedeniyle görülmektedir. Çeşitli deneysel ve insan çalışmaları, geç dönem başarısızlıkların büyük bir bölümünü kapsayan peri-implant hastalıkların oluşumu ve gelişiminde mikrobiyal plağın önemli bir etyolojik faktör olduğunu göstermiştir. Bakteriyel kolonizasyonla oluşan iltihabi sürecin hemen hemen tümü yumuşak dokuda başlar Başlangıç dönemindeki bu enfeksiyona karşı gelişen konak cevabı olayı kontrol altına alamazsa implantın kemik yatağı etkilenmeye başlar.
Ağız boşluğunun mikrobiyal yükü ve patojen bakterilerin varlığı implant sağlığı için büyük bir risk taşır. İmplantlarm bakteriyel kontaminasyonunda ve mikroflorasının oluşmasında rezervuar olarak işlev gören periodontal cepler önemli bir yer tutar. İmplantlarm çevresindeki mikroflora ile periodontitis hikayesi olan parsiyel dişsiz ağızlardaki dişlerin mikroflorası, periodontal ceplerdeki periodontopa-tojenlerin implantlara ulaşmasıyla benzerdir. İmplantların ağız boşluğuna açılmasından 14-30 gün gibi kısa bir süre sonra periodontal patojenler implantlarm etrafında saptanabilmektedir. Periodontal probleme sahip parsiyel dişsiz hastalarda implantların uzun dönem iyi prognoza sahip olması halen tartışmalıdır. Periodontal dokuların sağlık durumu peri-implant dokuların sağlık durumunu etkilemektedir.

Periodontal hastalık nedeniyle diş kaybeden hastalarda peri-implantitis gelişme riskinin periodontal olarak sağlıklı bireylere göre 4-5 kat daha fazla olduğu gösterilmiştir.

Periodontal hastalık nedeniyle diş kaybı olan hastalarda implant tedavisinden önce enfeksiyon kontrolü amacıyla ümitsiz dişlerin çekimi, ağız hijyeninin sağlanması, diştaşı temizliği ve kök yüzeyi temizliği ve cerrahi işlemler yapılmalıdır Tedavi edilmemiş periodontal hastalık büyük bir risk faktörüdür ve peri-implant ve periodontal dokuların sağlığının korunması için düzenli bir idame programının uygulanması önem taşır. Bu yüzden yetersiz ağız hijyeni veya lokal enflamasyon varlığında implant tedavisinin uygulanmaması önerilmektedir.

Bir diğer önemli konuda ağız bakımıdır. Ağız bakımına özen göstermeyen kişilerde doğal diş kayıpları nasıl daha fazla ve erken olmaktaysa, implant kaybı da söz konusu olabilmektedir.
İmplantlar ile doğal dişler arasındaki benzerlik, implantları doğal diş gibi değerlendirmemize ve benimsememize daha çok yardımcı olacaktır.

İmplantların da doğal dişlerde olduğu gibi diş fırçaları ve diş iplikleri ile temizlenmesine ihtiyaç vardır. Aksi takdirde doğal dişlerdeki benzer olmsuzluklar, dişeti iltihapları  ve sonucunda da implant kayıpları söz kunusu olabilmektedir..


diş_eti_hastalıkları2.jpg
07/Kas/2013

Diş Eti Hastalıkları 1

dis_eti_hastaliklariBu ay blog yazımızı yine  diş eti hastalıkları ve çekilmesi üzerine yazmayı seçtim. Diş eti hastalıkları günümüzde sıkça karşımıza çıkan bir problemdir ve aslında yine bu hastalığın oluşmaması için çözümü genetik etkenlerin yanı sıra, kişinin kendisiyle de alakalıdır.

Diş Hassasiyeti Dentinin Açığa Çıkması Sonucu Oluşur.Diş hassasiyetine, diş minesinin altında bulunan ve “dentin” olarak adlandırılan dişin yumuşak kısmının aşamalı olarak açığa çıkması yol açar.Dentinde, sinir uçları içeren ve sıvı ile dolu küçük kanallar (tübüller) bulunur. Sıcak, soğuk veya tatlı, ekşi yiyecek veya içeceklerin tüketilmesi bu sıvının harekete geçmesine yol açar. Bu sıvı hareketi, sinir uçlarının reaksiyon göstermesine neden olarak ani bir rahatsızlığı veya kısa süreli ve keskin bir sızıyı tetikler.

Hassas dişlere yol açabilen en yaygın diş sorunlarından bazıları şunlardır:

Çok sık, çok şiddetli ve bastırarak veya sert kıl yapısına sahip bir diş fırçasıyla dişleri fırçalama gibi ağız bakım alışkanlıkları, sonuç olarak diş minesini aşındırabilir. Bu, ayrıca diş etinin geri çekilmesine yol açarak dentinin daha çok açılmasına ve korunmasız kalmasına neden olabilir.

Diş eti dokusu iltihaplandığında ve gingivitle (diş eti hastalığı) güçsüzleştiğinde, diş etiniz hassas hale gelebilir ve bunun sonucu, alttaki dentin kök yüzeyinin daha fazla kısmı korunmasız kaldığından diş hassasiyeti hissedebilirsiniz.

Uyurken dişlerinizi gıcırdatıyorsanız veya gün boyunca dişlerinizi sıkıyorsanız, mineyi aşındırıyor ve dişinizin altıntaki dentin tabakasını korunmasız bırakıyor olabilirsiniz.

Parafonksiyonel hareketler; kalem ısırma, diş sıkma, tırnak yemek gibi normal dışı hareketlerle diş eti çekilmesini tetikleyebilirler.

Anatomik faktörler de çelikmelerde etkilidir. Örneğin; diş eti dokusunda baskılara karşı koyan, yapışık diş eti mikrarının azlığı veya yanak ve dudakta ki frenumların uzunluğu da diş eti dokusunda çekilmelere yol açmaktadır.

Bunun dışında periodontal hastalık neticesinde oluşan diş eti çekilmeleri vardır.

 

Kötü yapılmış kuron köprü ve dolgular baskı yaratıp, plak birikim miktarını arttıracağı için uzun dönemde diş etinin çekilmesine sebep olabilir.

Diş eti çekilmelerinde ki tedavi protokolü, çekilme sebebine göre farklılık göstermektedir. Örneğin, anatomik faktörlerle ilgili bir diş eti çekilmesi bu faktörün elimine edilmesiyle engellenebilirken, periodontal hastalığa bağlı diş eti çekilmesini tedavi etmek mümkün olmamaktadır.

Diş eti çekilmeleri sebebiyle oluşan dentin hassasiyeti, dentinde ki tübünlerin tıkanması ile tedavi edilmelidir. Tübüller özel diş macunları, çeşitli vernikler veya lazer uygulamaları şeklinde ki yöntemlerle tıkanıp hassasiyet elimine edilebilir. Ancak bu yöntem ile sadece hassasiyet giderilmesi engellenmekte, diş eti çekilmesinin kapatılması mümkün olmamaktadır. Diş eti çekilmesi kapatılması hedeflendiğinde tedavi mutlaka sebebi elimine edecek şekilde cerrahi yöntem ile olmaktadır. Bu da diş eti dokusunun altında çeşitli biomateryaller koyma veya mevcut diş eti dokusunun eksik olan yere kaydırılması gibi yöntemlerle olmaktadır. Bu noktada mutlaka bir periodontalogdan yardım alınmalıdır.








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87