DENTPLUS

BLOG



dp.jpg
31/Ağu/2015

Bir çok kişi diş eti kanamasından şikayet eder. Kanama diş eti iltihabının en önemli belirtisidir. Ve aslında önemli bir sağlık sorunudur. Çünkü diş etinde ki iltihap ya da ağız ve diş sağlığı vücudun diğer organlarını da etkilemesidir.

Diş eti; ağızda dişlerin alt yapısını oluşturan bir yapıdır. Dişlerimizin sağlığı, diş etlerinin sağlığı ile başlar. Dişlere yapılan her işlemde, diş eti sağlığının yerinde olması ilk koşuldur. Bu yüzden diş etlerine gereken özenin gösterilmesi çok önemlidir..

Diş eti kanaması günümüzde pek çok kişinin şikayet ettiği ve çözümünü bulmakta zorlandığı bir durumdur. Kanama diş eti iltihabının en temel özelliğidir ve ilk belirtisidir. Hasta bazen diş etinde ki bu kanamanın farkında olabilmekte, bazen de hiç farkında olmadan kabullenerek çok uzun zaman yaşamaktadır. Aslında çok basit bir tedavisi olmakla birlikte tedavi edilmediği taktirde çok ciddi sonuçlar olabilmektedir. Diş etinde ki iltihap sadece ağız ortamını değil, vücudun diğer ortamlarını da etkilemektedir.

Sağlıklı diş eti:

Sağlıklı diş eti uçuk pembe renkte, sıkı ve mat görünümlü olmalıdır. Altında ki çene kemiğini sarar. Diş etlerinde ki şişkinlik ve kızarıklık hastalık görünümüdür. Sağlıklı bir diş eti; fırçalama aynı zamanda diş ipi kullanımı ile olur.

Diş eti kanamasına neden olan hastalıklar nelerdir ?

Dişleri ve diş etlerini destekleyici dokuları etkileyen periodontal hastalıklar iltihabi sorunlardır. Diş kayıplarından yüksek oranında sorumlu olurlar. Erken teşhisde tedaviye cevap verirler. Bu gibi hastalıklar, kendini öncelikle diş etinde ki değişimlerle gösterir. İlerleyen dönemlerde etkisini daha fazla arttırırlar.

Gingivitis: Bu rahatsızlık, diş eti hastalığının başlangıç aşamasıdır. Diş etleri kırmızı bir renk almıştır, kanamalar başlamıştır ve diş etleri şişmiştir. Diş fırçalama esnasında diş etleri hem kanamakta, hem de hassas bir hal almaktadır. Gingivitis tedavi edilmezse ilerleyerek, diş etlerine ve çene kemiğine hasar verecek duruma gelir. Ağız kokusu kendisini sürekli hissettirir.

Periodontis: Diş eti hastalıkları içerisinde ilerleyen aşamalarda oluşan bu rahatsızlık, dişleri destekleyen kemiğe ve dokuya hasar vermeye başlar. Diş eti ve diş arasında ki cepte hızla bakteri üremeye başlar. Burası temizlenemeyen alanlardır. İlerleme döneminde dişlerde sallanma ve diş kayıpları meydana gelebilir. Diş etlerinde kanama, iltihabi akıntı gözlenir. Dişler birbirinden ayrılmaya başlar. Bunun nedeni alveol kemiği denen ve dişin sağlıklı bir şekilde yerinde durmasını sağlayan destek dokunun üzerinde hücresel yıkım olmasındadır. Eğer doğru tedavi planlaması uygulanamazsa, şikayetler ve sağlığın bozulması şiddetlenir ve doğal olarak kişinin sosyal hayatında da sıkıntılar oluşturmaya başlar.


estetik_dis_merkezi_bursa.jpg
24/Haz/2015

Estetik diş hekimliğinin popülaritesi arttıkça, daha fazla sayıda hasta estetik olmayan anterior diş dizsinin düzeltilmesi için çare aramaktadır. Çürük dişlerin basit biçimde restore edilmesiüzerinde odaklanmış olan ilgi, sağlıklı dişlerin görünümlerinin estetik yönden daha iyi hale getirilmesi için tedavi edilmesine yönelmiştir. Diş hekimliğine profosyonel yaklaşım süretle değişmiştir. Diş hekimliğinde kullanılan seramik ve yapıştırma materyallerinin gelişiminde ki ivmelenme, daha önce hayal bile edilemeyecek konservatif diş preparasyonları ve restoratif işlemleri mümkün hale getirmiştir. Bu yeni teknikler, diş hekiminin kozmetik yönden memnun edici sonuçlar elde etmesini sağlar. Güzel bir gülüşün hastalarımızın sosyal, psikilojik ve duygusal yaşamları üzerinde sahip olduğu olumlu etki, diş hekimlerini heyecanlandırmaktadır.

Estetik ve Fonksiyon

Estetik yaklaşımlarda hastanın kendine bakış açisi, kişiliği ve kişisel ilişkileri dikkate alınmalıdır. Ancak tüm bu faktörler değerlendirme ve tedavi planı içerisinde dahil edildiği zaman başarılı bir sonuç alabilmek mümkündür. Estetik ve kozmetik diş hekimliğinin Kapsamı o kadar geniştir ki; günümüzde dişlerin görünümü ile ilgili herşeyi içerisine almaktadır. Adeziv materyellerinde kaydedilen büyük gelişmeler neticesindediş hekimliğinin kapsamı sadece sağlık ve fonksiyon amaçlı uygulamalardan farklı olarak estetiği daha ön plana çıkaran bir diş hekimliği stiline ulaşmıştır. Ancak daha iyi bir estetik görünüm için çaba sarfederken, fonksiyon gereksinimlerinin dikkat alınması gerekliliği unutulmamalıdır. Sonuç olarak estetik diş hekimi, uyguladığı tedavinin estetik açısıdan memnun edici ve fonksiyonel olduğu kadar doku da olmasını sağlamak ile yükümlüdür. Estetik diş hekimliği, en saf haliyle diş hekimliği sanatıdır. Amaç fonksiyonu feda etmek değil, onu estetik tedaviler için temel olarak kullanmaktır. Diş hekimi dopal görünümlü, restoratif işlemler boyunca titizlikle kontrol edilmiş olan düzgün bir yumuşak doku mimarisi ile ahenk içerisinde bütünleşen restorasyonlar elde etmek için çaba sarfetmelidir.

Bu gereksinimler karşılandığında ve estetik ile fonsiyon arasında istenilen ilişki elde edildiğinde, hasta kendisini daha güzel hissedecektir. Dişin doğal morfolojik durumuna bağlı kalmak, başarılı estetik koşullarının ön koşuludur. Stomatognatik sistemin fonksiyonel mekanizmaları üzerinde yapılan araştırmalar, restoratif yaklaşımda iyi bir oklizyon ve ideal estetik sonuçkar elde edebilmek için diş morfolojisine sadık kalınması ve bir dizi değişkenlerin belirgin olmayan biçimde uygulanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Restarasyonların uzun süre fonksiyon görürken oklüzyon ve çiğneme kuvvetlerine karşı yeterli düzeyde dayanabilmesinden emin olabilmek için materyal ve teknikler dikkatli seçilmelidir.

Geçmişte fonksiyon ve estetik, restoratif işlemlerde sıklıkla birbirine rakip iki bileşen görünümünde idi. Genel kanıya göre, fonksiyonun sağlanması söz konusu olduğunda, estetikten ödün verilmesi gerekirdi; benzer biçimde estetik önem kazandığında ise, fonksiyon tehlikeye girerdi. Günümüzde her ikisini de aynı anda geliştirmek mümkün olduğundan bu standartlar artık geçerli değildir. Diş hekimliğinin en üst seviyesine ulaşmamızı sağlayan estetik diş hekimliği sayesinde doğal diş dizisinden ayırdedilmeyen restorasyonlar yaratılırken, estetik ve fonksiyonun başarıyla ve uyum içinde birarada uygulanması mümkün olur.


08/Kas/2014

Bu ay sizlere her kadının en şanslı ve kendini özel hissettiği menopoz döneminde ki ağız ve diş sağlığı ile ilişiğinden bahsetmek istedim. Bu dönemde; ağızımızın içinde bazı değişiklikler yaşanabilir. Bilinçli ve kontrollü yaşarsak, bu süreci de en kaliteli şekilde atlatabiliriz.

Hamilelik, puberte, menopoz, mensturasyon gibi hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde ağız hijyeninize ayrıca özen göstermeniz gerekmektedir. Diş etleriniz bu dönemlerde daha hassas olur. Diş eti hastalığına yatkınlık artar. Menopoz bir  kadının hayatının doğal evrelerinden biridir ve adet kanamalarının durması olarak da açıklanabilen menopoz kadınlarda bir dizi metabolotik değişiklerle sonuçlanır.

Bu değişimlerden başlıcaları ; aşırı terleme, sıcak basması, uykusuzluk, sinirlilik, ciltte gerginlik, saç dökülmesi, osteoporoz (kemik erimesi) ve kalp rahatsızlıklarında artış riski olarak sıralanabilir. Bu dönemde ağız kavitemiz ve dişeti dokumuzda da pek çok değişimler ve problemler ortaya çıkabilmektedir.

Menopoz döneminde ağızda yanma hissi, tat değişiklikleri, tükürük akışında azalma ve buna bağlı ağız kuruluğu, sıcak ve soğuk yiyeceklerde hassasiyet artışı en sık görülen değişimlerdir. Bu dönemde  osteoporoz yani kemik erimesinin, çene kemiğini de etkilemesi sonucu çene kemiği ve dişleri çevreleyen kemik dokusunda erime ve kayıplar ortaya çıkar

Menopoz öncesi ortaya çıkan ve ağız bölgesinin de bağışıklık sistemini etkileyen premenopozal (menopoz öncesi) döneme diş ve dişeti rahatsızlıkları ile girmek bağışıklık sistemi zayıfladığı, tükürük akışının azalıp tükürüğün mekanik temizleme özelliği de azaldığı için, dişeti enfeksiyonu ve dişlerde çürük riskini artırır,ve zaten var olan   problemlerin de hızlı ilerlemesine neden olur.

Bu durumlardan en az etkilenmek için  menopoz öncesinde mutlaka diş ve dişeti tedavileri yaptırılmalı düzenli diş hekimi kontrolü ile ağız sağlığının devamı sağlanmalıdır.

Menopoz döneminde kadın hastalıkları uzmanın uyguladığı hormon yerine koyma tedavileri tüm vücuttaki ve ağız içindeki şikâyetlerin azaltılmasında ve giderilmesinde önemli rol oynar.  Tükürük akışının azalması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ağız kuruluğunun tedavisi için tükürük akışını artırıcı ilaçlar ya da yapay tükürük preparatları hekim tarafından önerilebilir. Tükürük akışını uyaran gıdaları fazlaca tüketmek ve bol su içmek de fayda sağlayacaktır. Hormonal değişimler sonucu B vitamini eksikliği ve vücut direnci düşüklüğüne balı olarak bu dönemde ağız yaralarında (aftlar) artış görülebilir. Bu durumda gerekli tetkikler yapılıp vitamin ya da çinko eksikliği mevcut ise takviye edilmelidir.

Unutulmamalıdır ki  menopoz döneminde  genel sağlık etkilendiği gibi   ağız ve diş sağlığı da büyük ölçüde etkilenmektedir. Bu dönemde  görülebilecek sorunları  minumun düzeyde tutmak ve rahat bir şekilde atlatmak için diş hekimine yapılacak düzenli ziyaretler önemli rol oynamaktadır.

Dr. Dt. Deniz Noyun








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87