DENTPLUS

BLOG



Frenektomi.jpg
11/Tem/2016

Frenulum;yumuşak mukoza dokusu olup,  diş eti dokusu ile dil,dudak ve yanak arasında bulunan, aynı zamanda  bu dokuları birbirine bağlayarak hareketlerini sınırlandıran yumuşak mukoza dokusudur.

Frenulumlar bireyden bireye değişen bir özelliktir. Herkesde dilin altında bulunur. Alt ve üst ön dişlerimizin üstünde ve yanakta arka bölgede birden fazla bulunur. Kişiden kişiye de değişir.

Diş eti hastalığına yol açan frenulumlar  normalden büyük ve kalın oldukları zaman ve dişin kenarına çok yakın bağlandıkları durumlarda diş etini aşağı çekerek diş eti çekilmesine ve diş eti hastalığına yol açabilir. Çünkü diş etini aşağı çeker ve dişeti çekilmesi yaşanır. Bu durum özellikle küçük çocuklarda konuşma problemlerine yol açabilir ve büyük rahatsızlık verebilir.

Aynı zamanda alt, üst ve orta dişler arasında normalden kalın ve büyük frenulum bulunması durumunda dişlerin birleşmemesine ve dişlerin arasında diestema adı verilen boşlukların kalmasıyla estetik problemin oluşuna sebep olur. Frenulumlar, diş eti çekilmesi ve diş eti hastalığı oluşturabilecek şekilde diş eti kenarına yakın ise o bölgeden uzaklaştırılmalıdır. Üst ve alt kesici dişlerin arasında yer alıp diestemaya yol açtıkları zaman ise önce frenulum alınmalı, dişlerin birleşmesi için ortodontik tedavi ile devam edilmelidir.

Frenulum frenektomi adı verilen bir işlem ile gelişen teknoloji sayesinde çok kısa bir süre içerisinde  lazer yardımı ile sonuca ulaşılabilir.  Ancak bağın çok büyük yahut derin olduğu durumlarda ise  cerrahi olarak çıkartılması ve dikiş atılması gerekir. Frenektomi işleminden sonra iz kalmaz.

Bu işlemin konuşma üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığı gibi fenektomi işleminden sonra diş görünüşünde  herhangi bir değişiklik olmaz.


agizda_metalik_tat.jpg
25/Haz/2015

Ağızda metalik tat çeşitli nedenlerden dolayı, tat duyusunun anormalleşmesi sonucu görülür. Bu tat alma anormalliği, ilaçların bir yan etkisi olarak, çeşitli hastalıklar nedeniyle veya çevresel faktörlerden oluşabilmektedir. En çok karşılaşılan neden düzenli olarak alınan bazı ilaçlardır. Kullandığınız bir ilaç varsa prospektüsünde tat duyusuna etkileri hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Ağız Sağlığı ve Sinüs Sorunları

Ağız ve diş sağlığında yaşanan problemler tat almayı yakından ilgilendirir. Dişlerde plak birikimi, gingivit, periodontit, diş çürümesi ve apseler metalik bir tat almanıza neden olabilir. Aynı şekilde sinüs enfeksiyonları ve kronik ağız kuruluğu (planus ve sikka sendromu gibi) ağız tadının anormalleşmesine yol açabilir.

İlaçlar

Aşağıdaki listede bulunan ilaçlar ağızda metal tadına yol açar. Bu listede bulunan ilaçlar dışında da bazı ilaçların tat duyusunu etkilediğini unutmayın.

Antibiyotik: Trimetoprim, sulfametoksazol, klaritromisin, metronidazol, etionamid

Diyabet İlaçları: Metformin

Kalp ve Tansiyon İlaçları: Enalapril kaptopril, nifedipin, propafenon, amiodaron

Kanser İlaçları: Sisplatin, karboplatin, letrozol, levamizol

Tiroid İlaçları: Propylthioracil, metimazol, carbimazole, radyoaktif iyot

Artrit İlaçları: Auranofin, altın sodyum tiyomalat, aurothioglucose, penisilamin, sulindak

Osteoporoz İlaçları: Teriparatid, D vitamini takviyesi

Glokom İlaçları: Asetazolamid, methazolamide

Mide Yanması İlaçları: Dexlansoprazole

Diğer İlaçlar: Potasyum iyodür, interferon, lityum, fomepizol, mikofenolat, demir takviyeleri, östrojen takviyesi, disulfiram, griseofulvin, methocarbamol

Sinir Sistemi Hastalıkları

Sinir sistemi hastalıkları kokuyu ve kokuyla bağlantılı olan tat almayı etkileyebilir. Koku alma duyusunda yaşanan zayıflama ağızda değişik tatların oluşmasına veya tat alma duyusunun azalmasına yol açar.

Hamilelik

Hamilelik döneminde yaşanan hormon değişiklikleri özellikle gebeliğin ilk haftalarında ağız tadını da değiştirebilir.

Metal Artışı

Bakır ve demir gibi metallerin vücutta yüksek olması ağızda metalik tat hissi yaratabilir..

Alerjiler

Burun tıkanıklığına veya akıntısına yol açan alerjiler tat almayı mutlaka etkiler. Alerji sırasında histamin salınımı koku ve tat alma duyusunu değiştirebilir.

Solunan Maddeler

Sigara içmek tat almayı zayıflatır ve ağızda metal tadına neden olabilir. Uzun süre solunan kirli havada tat almayı olumsuz yönde etkileyecektir.


dentist_checkup.png
08/Kas/2014

checkup3Bu ay sizlere dişlerimiz için check up neden yaptırmalıyız, erken tanının kişilere faydası ve tedavi kolaylıklarından bahsetmek istiyorum.

Sağlıklı bir bireyde, sağlığın korunması, hastalık risklerinin ortaya çıkarılması adına sağlık taraması uygulamak çok önemlidir. Modern Tıp’ta amaç; hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemleri almak ve dolayısıyla kişinin sağlıklı kalmasını sağlamaktır.

Chek-up nedir ?

Dilimize yerleşmiş bu terim, kişisel sağlık taraması manasına gelmektedir. Check-up’ın belli dönemlerde yaptırılması, hastalıkların erken tanı ve dolayısıyla tedavisinde kolaylık sağladığını söyleyebilirm. Yıllık check-uplar kişinin hiçbir şikayetinin olmaması halinde bile hastalıkların erken dönemde yakalanmasına ve şikayet boyutuna gelmeden tedavinin erken başlayarak tam bir iyileşme sağlamada çok başarılı sonuçlara sebep olur. Ve sağlıklı durum kişi için devam eder.

Sağlığınız değerlidir… Onu yaşamın akışında şansa bırakmayın…

Periyodik kontroller çok önemlidir. Çünkü; bazen kişi hastalığının farkına varamayabilir ve hiçbir şikayeti yoktur. Ama hastalıklarımızı bilmemek, bunun olmadığı anlamına asla gelmez ve bu gerçeği ne yazık ki değiştiremez. Kontrol sırasında doktorunuz sağlık geçmişini tanımlayabilir ve bu da geleceğimizde ki sağlığın göstergesi olabilir.

Yıllık check-up’ların mümkünse aynı doktor veya doktorlar tarafından gerçekleştirilmesi daha faydalıdır. Bu sayede doktorunuz geçmiş muayenelere göre sizi değerlendirebilir ve güncel durumunuzla sağlığınızı kıyaslayabilir. Genel sağlık kontrolü ailesel risk faktörüne göre önerilen uygulama tekrar süresi değişebilir. Ama bunun dışında kişini genel anlamda yılda iki defa diş hekimine görünmesi yeterli olacaktır.

 İş işten geçmeden…

Dişlere düzenli chek-up yapılması neden önemlidir?

Oluşabilecek diş çürükleri erken saffada tedavi edilir ve basit dolgularla dişleriniz uzun yıllar sağlıklı kullanılır. Diş eti hastalıkları erken saffada teşhis edilir, böylelikle çene kemeğinin erimesi ile karakterize olan diş eti hastalığı çok erken bir saffada tedavi edilerek dişlerinizin yaşam boyu ağızda kalması sağlanır.


agiz_kalp.jpg
08/Kas/2014

Araştırmacılar, yıllardır ağız sağlığının kalp hastalıkları üzerinde ki etkileri için çalışmalar yapmaktadır. Dişler üzerinde yapılan işlemler sırasında kana karışan ağızda ki bakterilerin, mitral kapak hastalığı ve kalp hastalığı olan kişilerde ciddi enfeksiyon riskine sahip olduğu bilinmektedir.

Kalp sağlığı göz önünde bulundurulduğunda, sağlıklı ağız ,hastalıklı ağız ve dişler ile ilgili yapılan bir takım çalışmalar , dişeti hastalıkları ile kalp hastalıkları arasında ki ilişkiyi ortaya koymuştur. Diş eti iltihabı, diş kaybı ve diğer ağız ve diş hastalıkları, koroner arter rahatsızlıkları, karotid arter de incelme ve diğer tip kalp hastalıklarının artmasında ciddi risk faktörü oluştururlar.

Pek çok  çalışmanın, dişeti hastalığı ile kalp hastalıkları arasında ki ilişkide vardıkları netice aşağıda belirtildiği gibidir….

*Diş eti hastalıkların tedavi edilmesiyle, ateroskleroz ve damar sertliğinde geri dönüşler gözlenmiştir.

*Diş eti hastalıkları nedeniyle bakterilere maruz kalan insanlarda,  görülme riskinde artış gözlemiştir.

Araştırmacılar, genel sağlık verilerini analiz ederek, kalp hastalıkları ile ağız diş sağlığı arasında ki ilişkiyi ortaya çıkarmıştır.

Dişeti hastalığı, kalp hastalığına mı sebep olur? Yoksa dişeti hastalığı ve buna bağlı diş kayıpları, insanların dişsizlik nedeniyle beslenme alışkanlıklarını mı değiştiriyor?

Bu sorulardan çıkarılacak tek gerçek vücutta etkilenen bir sistemin diğerini de etkilediğidir.

Ağız ve diş sağlığını koruyarak, kalbi korumanın beş yolu…

  • Sigarayı bırakın, sigarayı bırakmak sizi kalp damar hastalıklarından olduğu kadar dişeti problemlerinden ve diş taşı sıkıntısından korur. Ayrıca sigara ağız kanserine yol açabilir.
  • Diş aralarınızı her gün bir kez diş ipi ile temizleyerek sağlıklı dişetlerine sahip olabilirsiniz. Düzenli fırçalama ve diş ipi kulannımı ile dişeti iltihabının önüne geçebilirsiniz.
  • Florlu diş macunlarıyla her gün bir kere dişlerinizi fırçalayın. Bunun yanında her 3-4 ayda bir diş fırçanızı yenileyin.
  • Yılda iki kez diş hekimine giderek genel ağız muayenesi ve diş taşı temizliğini ihmal etmemeliyiz. Hekimin yapacağı temizlik, hastanın fırça ile temizleyemeyeceği diş taşlarını temizleyerek, hastayı diş eti hastalıklarından korur.
  • Akut eklem romatizması geçiren hastalar, yapay kalp kapakçığı taşıyan hastalar ve ya kalbinden operasyon geçirmiş hastalar, riskli hasta gurupları olduğundan ağızda yapılacak işlemler öncesi hastanın antibiyotik koruması altında olması lazımdır. Hekimin hastaya verdiği ilaçları düzenli kullanmak gerekmektedir. Hastanın kendisini iyi hissetmesiyle ilaç kulanımını bırakması çok tehlikelidir.

ORAL HEALTH and GENERAL HEALTH – Videoyu izlemek için tıklayınız.


prebiyotikveagizsaglığı.jpg
09/Tem/2014

İnsanlarda, en sık görülen enfeksiyonların bir bölümünü oral enfeksiyonlar oluşturur. Antimikrobiyal ilaç direnciyle ilgili artan global problemden dolayı, bu enfeksiyonların önlenmesinde alternatif yollar araştırılmaktadır. Zararsız bakterileri kullanarak patojen mikroorganizmaları ortadan kaldıran bakteriyoterapi, enfeksiyonlarla savaşmak için alternatif ve umut verici bir yöntemdir.

 Bu amaçla; probiyotikler mikrobiyal ekolojik değişim yaratarak dental hastalıklar dahil birçok enfeksiyon hastalığı önlemede kullanılmaya başlamıştır.

Başta; intestinal bakteriyal florayı dengeleyerek sağlığa yararlı olan bakterileri şeklinde tanımlanan probiyotikler, etki mekanizmalarında ki çeşitliliğin aydınlığa kavuşturulmasıyla uygun değerlerde alındığında dişe fayda sağlayan canlı mikrto organizmalar olarak tanımlanmaya başlamıştır. Doğal florada bulunan bu bakteriler, antimikrobiyal maddeler üreterek, asite ve safraya karşı koyarlar. İnsan sağlığına faydalı olabilmeleri için, intestinal geçiş boyunca canlı kalmaları ve intestinal mukozaya yapışmaları gerekmektedir.

Probiyotik olan bakterileri sağlığı etkilediği inanışı 20. Yüzyılın başlarına dayanmaktadır. 1907 Ukrayna doğumlu biyolojist Elie Metchnikoff, Bulgar halkının diğer uluslarda daha uzun yaşadığını rapor etmiş ve bunun sebebinin canlı bakteri içeren süt ürünleri alımı olduğunu bildirmiştir.

Yunanca ‘Yaşam İçin’; anlamına gelen probiyotik, antibiotik terimine zıt anlamına gelmektedir…

 Günümüzde probiyotikler, gastronomide başarıyla kullanılmaktadır. Aynı zamanda, alerjiyi de hafiflettiği bilinmektedir. Son deneysel çalışmaların sonuçlarında barsak bakterileri için yararlı etkilerinin olduğu gözlenmiştir. Latik asit bakterilerinin; hayvan ve insanları kanser mikrobiyal enfeksiyonlara karşı koruduğuna dair raporlar bulunmaktadır.

Probiyotiklerin etkisi…

Probiyotiklerin etkilerine dair, çok çeşitli fikirler sürülmüştür. Bu mekanizma gastrointestinal çalışmalardan yola çıkmıştır. Ağız bölgesi; gastrointestinal sistemin ilk bölümünü oluşturduğu için, probiyotiklerin ağızda da daha etkili olabileceği düşünülebilir… Ancak bu konu ile ilgili daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.

Probiyotik ürünleri dört gruba ayrılır…

1. İçecek ve yiyceceklere eklenen kültür konsantresi olarak (meyva suyu)

2. Prebiyotik liflere inoküle edilerek,

3. Süt ürünlerine inoküle edilerek (süt ve sütlü yiyecekler, yoğurt, ayran, peynir, kefir, bio içecek     gibi günlük ürünler)

4. Takviye tabletler

 

Probiyotik kullanımının kişiye yararları…

  1. Enfeksiyöz hastalılkara karşı direnç gelişimi,
  2. Laktoz intileransını azaltma
  3. Barsak enfeksiyonlarını, gastritis, vajinal ve ürogenital enfeksiyonları önleme,
  4. Kan basıncının redüksüyonu, hipertansiyonun düzenlenmesi
  5. Alerji ve solunumla ilgili enfeksiyonların redüksiyonu
  6. Kemoterapinin yan etkilerine karşı direnç gelişimi ve kolon kanseri riskinde azalma

Probiyotikler ve ağız sağlığı..

Probiyotik bakterilerin ağız sağlığı  rolü ve etkileri hakkında çok az çalışma vardır.

Dental plak ve tükürük değerine bakıldığında probiyotik sütün çocukların diş çürümesi ile ilgili konulardan koruduğu gözlenilmiştir.

 

Ağız sağlığını geliştirmek için probiyotik alımının ideal bir yolu da peynir olabilir. Peynirin, genelde dental sağlığıa pozitif etkisinin olduğu gösterilmiştir. Peynir; diş minesinin gücünü arttırdığını, çürüğü önlediğini ve tükürükte ki mikrop seviyesini düşürdüğünü göstermiştir.

Antibiyotiklerin çok fazla kullanımı ve antimikrobiyal direncin gelişmesi ile artan problemlerle savaşmada probiyatikler yakın gelecekte daha önemli bir role sahip olacaklardır. Probiyotikler ağız mikrobiyolojisi ve ağız hastalıkları alanında yeni ve ilginç bir araştırma alanıdır. Bu kavram ağız sağlığını da içeren sağlık ve beslenme arasında ki ilişikiye yeni bir ışık tutmuştur. Bu konuda yapılacak geniş kapsamlı araştırmalar probiyotiklerin insan sağlığı üzerine daha farklı yararlarını da ortaya koyacaktır.








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87