DENTPLUS

BLOG



dijital_diş_hekimliği_bursa.jpg
20/May/2016

Hepimizin bildiği üzere günlük yaşantımızı dijital teknolojiler değiştirmektedir. Endikasyonların kolay ve hızlı hatta ekonomik şekilde tedavi edilmesi için diş hekimliği alanında da modern çözümler hayatımıza büyük konfor sağlamaktadır. Dijital diş hekimliği klinik ve dental laboratuvar arasında veri ve bilgi değişiminin hem daha kolay hem de daha hızlı gerçekleşmesini sağlamaktadır. CAD/CAM; dijital ölçüler ve tasarımdan tam restorasyonlar, cerrahi kılavuzlar ve protezlerde, implantolojide ve ortodontide kullanılan araçlara kadar kusursuz denebilecek iş çıkışıı sağlayan bir sistem kurar.

Dijital diş hekimliğinde bilgisayar destekli tasarım ve üretim yapma imkânı sağlıyor. Madde kaybı yaşanan dişlere uygulanacak olan kaplama ve porselen dolgu; aynı seans içerisinde hastaya teslim edilebiliyor.

Bir kısmı kırılan, çürüyen, geniş dolgulu ya da madde kaybı olan dişlere uygulanan kaplama ve dolgu tedavisinde çok başarılı sonuçlar doğuruyor. Tedaviye uzun zaman ayıramayacak olan hastalar için büyük kolaylık anlamına gelen cihaz, laboratuvar sürecini ortadan kaldırarak zamandan büyük tasarruf sağlıyor.

DİGİTAL ÖLÇÜ NASIL ALINIR? 

Porselen kaplamalar, porselen inlay, onlay ( Üstün dayanıklılık ve estetiğe sahip dolgu ), porselen köprüler ve laminalar yapılabilmektedir.

  • Tüm tedavi sürecinin kontrol edilebilmesi,
  • Tek randevuda tedavi,
  • Geçici protezlere gereksinim duyulmaması,
  • Hızlı üretim ve çabuk kullanım,
  • Ölçü kaşığı kullanmadan hasta ağzından dijital görüntü alımı,
  • Etkin ve kararlı maliyet,
  • Garantili Sterilizasyon güvenliği,
  • Son derece estetik metalsiz tam porselen restorasyonlar
  • Geniş materyal seçiminden, bahsedilir.

Cerec Restorasyonu  Aşamaları :

  • Hastanın ağzı pudrayla pudralanarak ölçüye hazırlanır ve dijital kamerayla 3 boyutlu ölçü alınır.
  • Yapılacak olan diş, ölçü aşamasından sonra 3 boyutlu olarak, hastanın beklentilerine ve ağzın anatomik yapısına uygun olarak tasarlanır ve ekranda yerine yerleştirilir. Diş hekimi isterse, estetik olarak ufak değişiklikler yapabilir.
  • Programın hazırladığı diş kesilmek üzere kazıma ünitesine gönderilir.   Renk belirleme cihazıyla hastanın diş rengi tesbit edilir Diş rengine uygun blok seçilerek cihaza yerleştirilir.  Tek diş 10 dakika içinde mikronluk hassasiyetle üretilir. Son olarak, dişin makyajı ve cilalanması da 10 dakika sürer , aynı seansta hastanın ağzına takılır. Geçici diş uygulaması da bu süreçte ortadan kaldırılmış olur ve zaman tasarrufu sağlanır.

Dr.Dt.Deniz_NoyunDr.Deniz Noyun

Periodontolog

 


lamine_dis_tedavisi_bursa.jpg
10/May/2016

Porselen Laminate Venerler

Yaprak porselen olarak bilinen laminate venerler, son 15 yılda diş hekimliğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Porselen çok ince bir tabaka halinde hazırlandığından ışığı geçirmesi ve yansıtması doğal dişe çok yakındır ve bu özelliği sayesinde mükemmel estetik sağlar. Dişlerin çok fazla kesilmesine gerek kalmadan estetik ve periodontal uyum mükemmel bir şekilde sağlandığından doğal görünüm çok rahat bir şekilde yakalanmaktadır.

Laminate Veneer Kimlere Uygulanır ?

  • Dişlerin formundan memnun olmayanlara,
  • Ön bölgedeki diş renkleşmelerinde, renkleşmelerin tedavisi için uygulanan beyazlatma işlemlerinden sonuç alınamadığında,
  • Dişleri aralıklı olanlarda,
  • Ön dişlerde büyük dolguları bulunan ve çürüğün dolgu ile doldurulması sonucu estetik görünümden yoksun durumlarda,
  • Ön dişleri kırık veya aşınmış olan kişilerde,
  • Kalıtsal yapı bozukluklarında,
  • Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) uygulanır.

Laminate Venerler Nasıl Uygulanır ?

lamine_disTedavi öncesinde bazı hazırlıkların yapılması gerekir. Öncelikle; dişetlerinin sağlıklı olması şarttır. Eğer dişeti sağlığı yerinde değilse hastaya bir takım işlemler uygulanır. Ayrıca dişetlerinde şekil bozukluğu ve seviye farkı varsa bu bozukluk lazerler veya konvasiyonel yöntemlerle düzeltilir. Dişeti sağlığı yerine geldikten sonra, hastalar için en uygun olacak gülüş tasarımı yapılır. Bu işlem için hastadan ölçü alınarak hastaya mo cup denilen dişlerin formunun ve boyunun nasıl olacağını gösteren bir ön prova yapılır. Hasta; bu aşamada dişlerin ağızda uyumunun ve estetiğinin nasıl görüneceğine dair bir ön fikir edinir. Eğer ilk aşamada estetik, yeterli bulunursa lokal anestezi uygulanıp dişler uyuşturulur. Dişlerin sadece ön yüzlerinde çok ince bir tabaka kaldırılır ve basamak oluşturulur. Böylelikle porselen laminaların hazırlanacağı asıl ölçü alınır. Laboratuarda özel seramik malzemeden dişinize yapıştırılacak olan yaprak hazırlanır. Son olarak da hazırlanan porselen yaprakçık dişinize özel bir rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) yapıştırılır.


kalp-diabet-dis.jpg
19/Nis/2016

CELL-TO-CELL COMMUNICATION – ORAL HEALTH AND SYSTEMIC HEALTH: THE INTERLINK BETWEEN PERIODONTITIS AND DIABETES
Authors: S. Jepsen, M. Sanz, B. Stadlinger, H. Terheyden
Advisory Board: I. Chapple, R. Genco, E. Lalla, S. Murakami
Supported by Sunstar Produced by Quintessence International Publishing Group| iAS interActive Systems

Kalp hastalıkları diabet ve diş eti hastalıkları arasında ki ilişkiyi gösteren bir videodur. İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN


sigaraveagizsagligi.png
07/Mar/2016

Sigara ve yaşam

Sigara kullanımı eskisi kadar popüler olmasa da, günümüzde halen pek çok kişi bu alışkanlıktan dolayı pek çok hastalığa sebep olan sigara ile mücadele etmektedir.  Her bir sigarada vücut için zehirli, kanser yapıcı ya da kanserin oluşmasını kolaylaştırıcı 7000’den fazla kimyasal madde bulunmaktadır. İnsanları sigaraya bağımlı hale getiren madde ise NİKOTİN’dir. Bağımlılık yapıcı etkisi yanında nikotin, kalp atışlarını hızlandırır, tansiyonu yükseltir ve kanın pıhtılaşma riskini arttırır.

Sigara ve tütün kullanımı sağlığımızı direk etkilediği gibi, endirek yollaradan da etkilemektedir.Örneğin; uzun dönem sigara kullanımı akciğer kanserine bağlı ölümlerin %90’ının nedenidir. Aynı zamanda sigara içenlerde kalp krizi geçirme riski 10 kat artmaktadır. Kan dolaşımı ve damarlar üzerine olumsuz etkilerden dolayı felç riski artar. Sigara içen kadınlarda düşük yapma, erken doğum, düşük doğum tartılı bebek doğumu, kısırlık ve doğum kontrol hapı kullanılması durumunda kalp krizi geçirme riski yüksektir.

Sigara içenlerde ağız, dil, gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, prostat ve rahim ağzı kanser riski 30 kat artmıştır.

 SİGARA VE BAĞIMLILIK

Sigara kullanımı neden bağımlılık yapar? Sorusunun cevabı Nikotin dir.

Sigara içilmesini izleyen 10 saniye içinde yanaktan emilen nikotin, beyne ulaşır ve kısa bir sürede nikotin bağımlılığı oluşur. Artık vücudunuzun bu maddeye gereksinimi olmasa da sürekli almak ister.

Nikotin psikolojik ve fiziksel bağımlılık yapar. Sigara içilmeyip nikotin miktarı azaldığında vücut bunun yoksunluğunu hisseder. Bu döngü bağımlılığı besler.

 PASİF İÇİCİLİK

Sigara dumanı sadece içicileri değil, etrafında ki insanları da etkiler.

Pasif sigara içiciliği tütün ürünlerinin yanmasından oluşan duman ile sigara içen kişinin dışarı üflediği duman karışımının solunması olarak tanımlanmaktadır. Sigaradan süzülmeyip doğrudan havayla karıştığı için daha fazla zehirli madde içeren duman (sigara içen kişinin soluduğu dumandan 4 kat daha fazla toksiktir) pasif içiciler ve sigara içenlerde solunum hastalıkları, akciğer kanseri, kalp damar hastalıkları riskini arttırmaktadır..

SİGARA VE AĞIZ SAĞLIĞI

Sigara içeriği 4000 den fazla maddeden oluşan bir komplex bir karışıma sahiptir. Sigaranın diş eti dokuları üzerinde ki etkisinin  biyolojik mekanizması henüz tam aydınlatılmamış olmasına rağmen diş eti dokuları üzerine zararlı etkileri ağız içerisinde ki flora ve kişinin savunma mekanizması etkisi üzerinden gerçekleştiği fikri üzerinde durulmaktadır.

Risk faktörü olarak sigara…

Son yıllarda, kazanılmış risk fktörleri arasında önemli bir yeri olan sigara kullanımı ve diş eti dokuları arasında ki ilişki araştırılmış ve şiddetli diş eti hastalığa sahip kişilerin çoğunluğunun  aynı zamanda sigara kullanan kişiler olduğu saptanmıştır. Bununla beraber sigara kullanan kişilerde diş eti hastalığın hızlı ilerlediği ve buna diş kaybının da fazla olduğu sıklıkla belirtilen bulgulardan biridir.

Sigara ile diş eti ve implant tedavisi sonrası meydana gelen iyileşme yanıtını inceleme yapılmış ve çalışmaların büyük bir çoğunluğu sigaranın negatif etkisi olduğu bildirilmiştir.

Sigara ve diş çürükleri;

Tütün, diş iliğinde iltihaba neden olan belirli bakteri türlerinin çoğalmasına yol açar. Şeker ve çikolata gibi tatlı besinlerin çocuklarda dişlere verdiği zararın benzerini sigaranın yetişkinlerde yol açmaktadır, sigaranın diş etlerine yeterince kan gitmesini engelleyerek diş sağlığını bozduğu açıktır.


dis_hekimlerine_sorulan_sorular.png
24/Haz/2015

İmplantı olan biri MR çektirebilir mi ?

Dental implantların üretildiği malzeme olan titanyum , manyetik alan tepkisi olmayan bir malzemedir. Bu sebepten ötürü implantlarla MR çektirilmesinde hiç bir sakınca yoktur.

Diş Eti Hastalıklarının Genetik Yönü…

Yapılan araştırmalarda çıkan sonuca göre; diş eti hastalıklarında %30 oranında genetik bir etken vardır. Aynı zamanda ağız bakımının kötü olması ile dişeti hastalığının gelişme olasılığını da ciddi oranda etkiler. Ailede dişeti problemi olan bir kişi mutlaka diş eti hastalıkları uzmanına (periodontal uzman) a düzenli muayene olmalıdır.

En İyi Diş Fırçası Nasıl Seçilir?

En iyi diş fırçası aslında kişiye özgü seçilen fırçadır. En iyisi kişinin kendi dişleri ve çene yapını göre belirlenmiş olan fırçadır.

Bu nedenle diş fırçası seçerken bir diş hekiminden yardım alınmalıdır.

Çünkü iyi diş fırçası seçmenin çok fazla kriteri vardır. Bu yüzden bu kriterleri iyi analiz edebilecek bir diş hekimi tarafından doğru diş fırçası seçilmelidir.

Diş fırçası seçilirken;

  • Diş fırçasına özel hususlar,
  • Diş fırçasının sap kısmının ergonomisi,
  • Diş fırçasının kıllarının oturduğu baş kısmının boyutları,
  • Diş fırçasının kıllarının çapı,
  • Diş fırçasının kıllarının esnekliği,
  • Diş fırçasının kıllarının materyali,
  • Kişiye özgü hususlar,
  • Çene kemiğinin büyüklüğü ve asimetrik durumları,
  • Diş etinin yapısı, rengi,
  • Diş etinin miktarı özellikle yapışık diş eti miktarı,
  • Dişlerin yapısı özellikle mine tabakasının yapısı,
  • Dişlerin boyutları,
  • Dişlerin arasındaki ilişkileri, dişler arası mesafelerin fazla olması veya çok sıkışık olması,
  • Dişlerin yüzeyinin aşınmış olması veya dişler üzerinde çatlak olması,
  • Ağızda ki çürük miktarı veya dolgu sayısı,
  • Diş teli veya protez kullanımının olması,
  • Tükürüğün yapısı ve içerik özellikleri,
  • Kişinin kullandığı suyun içinde ki flour oranı,
  • Kişinin beslenme şekli,
  • Diş fırçalama sıklığı…

 

 

 

 

 

 

 


floridli_dis_macunu.jpg
24/Haz/2015

1940 ların başında suların floridlendirilmesinin keşfinden sonra çürükten korumada floridlerin kullanımı en popüler yöntemlerden biri olmuştur. Ancak ağız sağlığını iyileştirilmesinde kullanılan flor iyonları çürüğe karşı koruyucu etkilerinin yanında floroz gelişme riskini de içerisinde barındırır. Bu açıdan çocuklarda flor iyonu taşıyan ürünlerin kullanımının takibi önemlidir. Günümüz çocukları yarar ve zararları arasında ki dengenin tam kesinlik kazanmadığı flor iyonunu çok çeşitli kaynaklardan alabilmektedir.

Çocuklarda çürükten korunmada kullanılan florid içeren ağız sağlığı ürünlerinin güvenirliği üzerinde özellikle son yıllarda giderek artan biçimde tartışmaların gündeme gelmesi birçok ülkeyi olası toksik etkilere karşı florid kullanımı konusunda farklı yaklaşımlara yönelmiştir.

Bu derleme, floridli diş macunlarının kullanımı üzerinde ki tartışmalara yönelik olarak flor iyonunun metabolizma üzerinde ki etkileri ve olası toksik etkileri esas alınarak bu alanda yapılan çalışmaların sunulmasını amaçlamaktadır.

Flor iyonu kaynakları ve emilimi

florurAğız yolu ile alınan floridin ana kaynakları arasında su, diğer beslenme kaynakları (çay, floridli su ile hazırlanan yiyecek ve içecekler), floridli tablet/damlalar, özellikle ABD ve İngiltere de yaygın olarak kullanılan çeşitli preparatlar, çocuklar tarafından istemsiz yutulan floridli diş macunları ve gargaralar sayılabilir. Bununla birlikte, bazı bireyler işleri gereği veya tedavi dozu olarak (otoskleroz ve osteoporoz tedavisinde) flor iyonunsa maruz kalırlar.

Bir florid parçası yutulduğunda, bazı flor iyonları ağızda ve dişlerde iyon değişimi yoluyla tutunurken, çoğu iyonize olmamış hidrojen florid şeklinde mide ve ince barsaktan %100 emilir. Emilen flor iyonu miktarını bir dizi değişken etkiler, bunlar aeasında floridin tipi, yaş, pH koşulları, magnezyum, kalsiyum ve diğer iyon konsantrasyonları sayılabilir. Sürekli kullanılan floridli preparatlın vücutta oluşturduğu etkiler, sürekli floridli içme suyu tüketilmesi ile benzerdir.

Diş macunun arkasında kulllanım uyarılarında yutulmamamsı ve “bezelye” büyüklüğünde kullanılması yazılmış olsa da, reklamlarda fırça boyutlarında tepeleme uzanan şekilde vurgulanmaktadır, üreticiler  köpüren, meyveli, şekerli tatları satışa sunmaktadır. Çocukların kullanıldığı çekici reklamlarda ki tatlar yutma refleksinin zayıf geliştiği küçük çocuklarda tehlikeli olup, fırçalarına devamlı büyük miktarda macun sıkarlar. Çocukların hergün ciddi miktarda floridi yalnızca yuttuğunu macunla aldığını gösteren çalışmlar sürpriz değildir. Journal of Public Health Dentistry’ye göre hemen hemen tüm araştırıcılar bazı çocukların önerilen total günlük dozun üzerinde floridi yalnızca diş macunundan yuttuklarını belitmişleridr.

Bazı bireylerde floridli diş macunu kullanımı ağız çevresinde ki dermatiti şiddetlendirebilir(ağız çevresinde ki ciltte rozase benzeri bir kızarıklık) Genellikle 20-50 yaşları arasında ki kadınlarda görülen bu semptomların florid içermeyen bir macunun kullanılması ile birkaç hafta içerisinde düzelebilir. Macunlarda ki floridin stomatite de yol açabileceği bildirilmiştir. Ancak en önemlisi fazla miktarda yutulması kan şekeri ve insülin oranlarında etki oluşturabilmektedir.

Flor iyonunun vücuda girmesinin sağlık üzerine olan etkileri yıllar içerisinde birçok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Ancak bu araştırmaların metodolojilerin bile tam olarak netlik kazanmamış olması bu alanda karşılaşılan güçlükleri ortaya koymaktadır.

SAĞLIK ÜZERİNE OLAN ETKİLER…

Diş Çürüğü:

denrplus_cocuk_dis_sagligiFlor iyonu ile diş çürüğü arasında ki kompleks ilişki henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, mevcut halde üç ana yolla etkiler, gelişim sırasında minenin kimyasal yapısını iyileştirmesi, asit ataklara daha dirençli hale getirmesi, iyi kalitede mine kristal remineralizasyonun desteklenmesi ve plak bakterilerinin asit üretme becerilerinin azaltılması yolu ile olabilir.

Floridli diş macunlarının 1960’larda keşfinden sonra kullanımlarının yaygın hale gelmesi ile çürükten korunmada ki etkinliği sosyal sınıflar arasında ki farklılığa bağlı olarak değişiklik göstermiştir. ABD’de yaşayan çocuklar arasında İngiltere’ye oranla daha fazla dental floroz görülmüştür. Suların floridlendiği bölgelerde çocukların %7-36 kadarına çocuk doktorları tarafından uygun olmayacak biçimde reçetelendirilmiş florid tabletleri kullandırılmıştır. İsteğe bağlı kullanılan floridli ürünlerin, florozda ki etkinliğinin yüksek olduğunu belirterek ABD’de düşük florür içeren diş macunlarında olduğu belirtilmiştir.

Kemik Sağlığı:

Suların floridlerin bölgelerde yaşayanların belirli anotomik kemik kırıkları epifiz kaymalarını ve osteosklerozu içerir.

Kanser:

Kansere yol açan bir çok genetoksik etken direk yada diğer mekanizmalar ile etkilidir. Mesela hücre bölünmesini uyararak. Bütün olarak bakıldığında, floridin insanda genetoksik olabileceği kanıtı bulunamamıştır. Yine de floridin osteoblastlar üzerinde olası miktocenik etkilerine karşı yaygınlığının araştırılması ve tedbirin elden bırakılmaması gerekmektedir.


dis_cekimi.jpg
29/Nis/2015

Diş Çekimi:

Koruyucu tedavi yöntemlerine yanıt veremeyen, çürük ve enfeksiyon yani iltihap gibi nedenlerden dolayı dolgu veya kanal tedavisi uygulamalarıyla kurtarılamayan dişlerin, en son çözüm olarak ağızdan çıkartılmasıdır.

Dişlerin çekilmesi halinde dikkat edilmesi gerekenler:

Diş Çekimi Öncesi:

  • Eğer genel sağlık durumunuzda bir problem varsa; mesela kalp rahatsızlığı, şeker, yüksek tansiyon gibi kullanılan ilaçların mutlaka hekime bildirmek ve bilgilendirmek gerekmektedir.  Ayrıca hamile olan ya da hamile kalmayı planlayan kadınların da diş hekimlerini bu konuda uyarmaları ve bilgi vermeleri çok önemli bir unsurdur.
  • Diş çekiminden önce dişlerinizi fırçalamalı ve ağzınızı antiseptik yani mikrop öldürücü bir gargara ile çalkalamalısınız. Bu işlem, çekim sonrasında meydana gelebilecek iltihaplanmaları yüksek oranda azaltacaktır.

Diş Çekimi Sonrası:

  • Ağzımızı en az yarım saat süreyle çalkalamamalıyız. Ağzın çalkalanması çekimden sonra iyileşmeyi sağlayacak olan kan pıhtısının oluşumunu engeller ve çekim yarasının iyileşmesinin gecikmesine sebep olabilir.
  • Diş çekimi sonrası diş hekiminizin yerleştirdiği tamponu 15-20 dakika kadar sıkıca ısırmanız gerekir ve mutlaka normal yutkunmanızı yapınız. Tükürüğü ağızda biriktirmek ve sürekli olarak tükürmek kan pıhtısının oluşmasını engeller ve kanamanın devam etmesine sebebiyet verir.
  • Diş çekimi sonrasında sızıntı şeklinde kanamanız olabilir. Bu kanama 6-24 saat arasında bir süre devam edebilir. Kanın tükürüğünüzü boyama özelliği çok fazladır. Bu sebepten ötürü kanamanızın çok olduğunu düşünüp paniğe kapılabilirsiniz, sakin olmakta fayda var. Eğer endişelenirseniz diş hekiminize mutlaka danışmalısınız.
  • Diş çekimi sonrasında ağrı hissedebilirsiniz. Asprin dışında herhangi bir ağrı kesici kullanabilirsiniz. Uyuşukluğunuzun geçtiğini hissettiğinizde ağrı en yüksek değerine ulaşabilir. Bu normal bir durumdur. Merak edilecek bir durum değildir.
  • Dişler çene kemiğine bağlı olduğundan çekim sonrasında kemik ortaya çıkar. Bu sizin çekilen dişten parça kaldığını düşünmenize ihtimal doğurur.  Bu bölgeye dilinizi ya da herhangi başka birşeyi değdirmeyiniz. Açık kemiğin üzeri birkaç gün içerisinde diş etiniz ile örtülecektir. Çekim bölgenizde tahrişe neden olacak sıcak acılı yiyeceklerden kaçınınız. Çekim sonrasında 24 saat sigara içilmesi ve alkol alınması sağlığınızı aksi yönde tehdit ediyordur.
  •  Mümkünse çekimden sonra araç kullanmayınız. Diş çekiminden sonra başınızın altına yüksek bir yastık koyup yatarak dinleniniz. Sıcak banyo yapmanız da bu süreci daha rahat atlatmanıza yardımcı olur.
  • Ağzınızda ki uyuşukluk geçinceye kadar bir şey yememelisiniz. Farkında olmadan uyuşuk olan bölgeleri zedeleyebilirsiniz.
  • Diş çekiminden 24 saat sonra normal ağız bakım uygulamalarına devam edebilirsiniz.
  •  Yüzünüzde şişme, ağrı, 24 saati geçen kanama, ağızda kötü bir tad ve koku hissi olduğu takdirde vakit kaybetmeden diş hekiminizi aramanızda fayda olacaktır.

Dişinize cerrahi bir operasyon yapıldıysa veya çekimden sonra dikiş atıldıysa bir hafta sonrasına kontrol randevusu alınız.


dis_sikma_bursa.jpg
11/Şub/2015

 Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz ?

Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir. Bu durum toplumda yetişkin bireylerin büyük bir çoğunluğunda gözlemlenmekte ve genellikle çeşitli olumsuz semptomlar ortaya çıkmadan farkına varılamamaktadır. Hastayı hekime getiren durumlar arasında dişlerde hassasiyet, aşınma, sallanma ve kırılma, diş sinirlerinde nekroz, çevre dokularda yaralanma, temporomandibular rahatsızlıklar, baş ağrısı ve fonksiyon bozukluğu sayılabilmektedir. Çocuklarda gözlemlenen diş sıkma ve gıcırdatma ise, normal bir süreç olarak kabul edilerek değerlendirilir.

Diş Sıkma ve Gıcırdatmanın Nedenleri

Diş sıkma ve gıcırdatmanın birçok nedeni vardır ve bu nedenler arasında; stres ve kişisel özellikler, uyku düzeni, uyku esnasındaki solunum bozuklukları, travmatik yaralanmalar, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, yasadışı ilaç kullanımı, ilaç tedavileri, alkol, kafein ve sigara kullanımı gibi faktörler sayılabilmektedir.

TME, çene ekleminin ve kaslarının birlikte düzgün çalışmamasından kaynaklanan semptomları tanımlamak için kullanılan popüler bir terimdir.

TME, temporomandibular eklemin kısaltmasıdır ve çene kemiğinin kafatası ile yaptığı eklemi tarif eder. Çiğneme kaslar,çiğneme ve yutma gibi fonksyonları mümkün kılmak için, boyun ve sırt kasları ile birlikte çalışır. Tüm bu eklem ve kaslarda fonksyon bozukluğu olduğunda bir takım problemlere yol açarlar.

TME’İN GELİŞİMİ NASILDIR ?

Düzgün fonksyon gösterebilmesi için kaslarınızın ve eklemlerinizin bir arada çalışması gerekir. Bunların herhangi birindeki problem TME hastalığına yol açabilir. Örneğin; stresin yol açtığı diş gıcırdatma ve diş sıkma, çene kaslarında aşırı kasılmalara yol açar ve TME’e aşırı basınç uygular. Travma ve artrit gibi hastalıklar eklemde direkt hasara yol açarlar yada kaslarda ve ligamanlarda yırtılmaya neden olabilirler. Sonuç olarak “disk” denilen, eklem içinde yastık vazifesi gören kıkırdak yapının yer değiştirmesine neden olabilirler.

TME BULGULARI NELERDİR ?

Eklem hareketi esnasında klik sesi, çıtırtı sesi, eklem etrafında ağrı, zayıflık, eklem kilitlenmesi ya da hareket kısıtlılığı, ısırmada ve ısırma hissinde değişiklik gibi bulgular olabilir.
Eklem hareketi esnasında duyulan klik ya da çıtırtı sesi, diskin yerinden kaydığının bir belirtisidir ve eklemin içe ve dışa oynadığını gösterir. Bazen hastalar, çene eklemi ile ilgili değilmiş gibi görünen şikâyetlerden yakınırlar. Örn; sinüs tipi baş ağrıları, kulak ağrısı, baş dönmesi, boyun ve ense ağrısı. Genellikle bu semptomlara neden olan şey, uyku esnasında kişinin istemsiz olarak dişlerini sıkması ya da gıcırdatmasıdır.

TME NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikli hedefler kas spazmını ve eklem ağrısını ortadan kaldırmaktır. Bunun için ağrı kesiciler ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Eklem içine steroidli ilaçlar enjekte edilerek ağrı ve enflamasyon azaltılabilir. Kendi kendine tedavi de çok etkilidir ve şunları kapsar;

  • çene istirahati
  • yemek yemediğiniz zamanlarda çenenizi açık tutmak
  • yumuşak besinler yemek
  • buz ve sıcak uygulaması
  • çene egzersizi
  • pozisyon egzersizi

“Splint” denilen ısırma plağı uygulamasının yanında bazen stresle baş etme teknikleri (biyofeedback, psikiyatrik terapi, vs.) uygulanabilir. Isırma plağı, gece ateli, alt ve üst dişlerinize takılarak dişlerinizin ve çenenizin açık kalmasını sağlar ve böylece çiğneme kaslarının gevşemesini sağlar. Bunun sonucunda ağrınız azalır.

Çok değişik atel çeşitleri vardır. Gece ateli, diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığınızı durdurmaya yardımcı olarak kas spazmını engeller, eklem yüzeyini ve diski korumaya yardımcı olur.

Öne yerleşimli aparat, çenenizi öne doğru çekerek ısırma kaslarını gevşetir ve diskin doğru pozisyona gelmesine yardımcı olur. Bu aparatı bazı durumlarda 24 saat kullanmak gerekebilir.


kanser_diş_saglığı.jpg
11/Şub/2015

Kanser tedavisinde ağız ve diş sağlığı bakımı…

TANIDAN ÖNCE…

Kanser,  ne yazık ki her yıl dünyada daha fazla kişiyi etkilemektedir. Erken tanı ve gelişen tedavi seçenekleri ile yaşam kalitesi beklentisi artarken yaşam konforunun yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu sebepten dolayı; ağız ve diş sağlığı kanser tedavisi programının önemli bir yerini oluşturur. Çoğu zaman toplumun her bireyinde görülen diş ve diş eti problemleri; gerekli müdaheleler yapılmadığı zaman kanser tedavisini zorlaştırabilir. Bunun yanında tedavi sürecinde verilen ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tadevisi (kemoterapi) ağız dokularını etkileyebilir. Yemek yeme ve içme gibi gündelik ihtiyaçların aksamasına da sebep vermemek gerekir. Kanser tanısını takiben yürütülen etkili bir takım çalışması ve devamlı iletişim ile komplikasyonları en düşükte tutmak ve yaşam konforunuzu yükseltmek mümkündür.

TEDAVİ ÖNCESİ…

Kanser tanısının ağırlığı birçok gereksinimi ikinci plana atılabilir. Fakat; zaman kaybetmeden onkoloji doktorunun kontrolünde diş hekimi ile temasa geçilmelidir. Kanser teşhisi ve tedavinin başlaması arasında geçen zaman çoğunlukla sınırlı olduğu için gerekli hazırlıklar seri bir şekilde yapılmalıdır. Ağız ve diş eti tedavisinin kanser tedavisi ile başlamadan on gün önce iyileşmesi için izin verecek şekilde tamamlanmalıdır. Kemoterapi ve radyoterapi sırasında vücudunuzda oluşabilecek değişiklikler(enfeksiyon riskinin artması, kanama vb.) diş tedavilerini imkansız kılabilir.

İlk muayenede, çene ve röntgen kayıtları alınır ve duruma uygun gerçekçi risk tespiti yapılır. Onkoloji doktorunun önderliğinde ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak ihtiyaç görülen tedavilere başlanır. Esas amaç; kanser tedavsi sırasında oluşabilecek istenmeyen istenmeyen durumları en aza indirebilmektir. Bu yüzden erken dönemde sorun yaratma olasılığı olan dişleriniz onarılır, enfeksiyon odağı olan ve ya tedavisi mümkün olmayan dişleriniz çekilir.

Temizleme işlemi ile diş eti sağlığınız sürdürülebilir hale getirilir. Süt dişlerinde çürük riski daha yüksektir. Çocuklarınıda planlama daha kısa zaman ölçeğinde süt dişlerinin değişme zamanları da hesaba katılarak tedaviyi bölmeyecek şekilde yapılır. Burada önemli bir konuyu unutmamak gerekir ki; bir çok küçük hasta belki hayatında ilk defa diş hekimi ile karşılaşıyor olacaktır. Uzun soluklu, yorucu tedavi programının ilk adımında kaygılanmaları arzu edilmez. Bu sebeple ilk müdahaleleri özellikle pediatrik ağız ve diş sağlığında uzmanlaşmış hekimlerin yapması tavsiye edilir. Ortodontik tedavi gören genç hastalar diş telleri ve bakterilerini tedavi bitiminden sonra en az bir yıl kullanmamalıdır. Diş minelerini çürüğe karşı dirençli hale getirmek için sürülen flor vernikler ve koruyucu dolgular basit ve etkileyici müdahelelerdir. Çürük riskine ve yaşa göre flor uygulama rejimi düzenlenir. Protez kullanıyorsanız, olan protezlerin uyumu artırılıp, keskin kenar ve köşeler dokulara zarar vermeyecek şekilde yuvarlanır.

Kanser Tedavisi Öncesinde ki Süreçte Arzu Edilen Diş Bakımı İçin Uygulanması

Gerekenler:

  • Günde en az iki kez florürlü diş macunu ile dişler fırçalanması.
  • Günde bir kere diş ipi ile dişler temizlenmelidir.
  • Günde bir veya iki kere klorheksşdşn içeren alkolsüz gargara ile en az bir dakika ağzınızı çalkalamalısınız. Klorheksidin içeren gargaralar ile diş fırçalama kullanımları arasında minimum otuz dakika olmalıdır.
  • Tedaviye kadar ağız bakımıı hiçbir şekilde aksatılmamalıdır.

Kanser tedavisi sırasında diş ve diş etlerinde önceden mevcut hastalıklar daha da şiddetlenebilir.  Bazı kanser ilaçları(Bisfosfonat grubu vb.) iyileşmemeyen ve uzun süreli ağız yaralarına ve kemik açılmalarına sebep olabilirler. Kanser tedavisinin en başında mutlaka detaylı bir ağız-diş muayenesi ve bakımı yapılması önerilir.

TEDAVİ SIRASINDA

Kemoterapi için verilen ilaçlar kemik iliğini baskılayarak kan ve hücrelerinizde azalmaya neden olur. Bu durum kendini ağızda kanamaya yatkınlık, kolay enfeksiyon gelişimi ve yaralar şeklinde gösterir. Mukozit adını verdiğimiz bu yaralar geçicidir ve verilen ilaçların yan etkisidir. Yemek yeme ve konuşmanızı kısıtlayabilir. Sert, taneli, baharatlı ve acı gıdaları, asitli ve alkollü içecekleri tüketilmemesi önerilir. Ağrı ve rahatsızlığı giderme yöntemleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. En uygun yöntemi deneyerek ve doktorunuza danışarak bulabilirsiniz. Ağızda buz tanelerinin gezdirilmesi, ağzın karbonatlı suyla çalkalanması, yemeklerden önce reçete edilen anestezik jelin sürülmesi, bol sıvı alımı, yapay tükürük jellerinin kullanımı  şikayetleri azaltabilir. Bu yaralar üzerinde ikincil bakteri ve mantar enfeksiyonları gelişebilir. Gerekli ilaç tedavisi hastanın doktoru tarafından sağlanacaktır.  Bu dönemde klorheksidin içeren gargaraların kullanımı yanma hissini artırılabileceği için asla tavsiye edilmez. Keskin tatları olan ağız bakım suları ve diş macunları da ağrı ve yanmaya neden olabilir. Kemoterapiye bağlı enfeksiyon ve kanama riski, diş fırçalamayı mümkün kılmayabilir. Bu risk bireyler arasında farklılık gösterdiği için tedavi eden doktorun tavsiyesine uyulmalıdır. Mesela diş ipi kullanımı hastaya kesinlikle önerilmez. Ağız bakımını antiseptik emdirilmiş nemli ve yumuşak sünger ve bezler ile gerçekleştirilebilir. Dişeti iltihabı gelişen vakalarda klorheksidin içeren jelleri veya alkolsüz gargaraları kısa süreli kullanabilirsiniz.

Kanser tedavisi sırasında tükürük miktarında azalma, kıvamında da yoğunlaşma olur. Tükürüğün yıkayıcı ve dengeleyici etkisinden mahrum kalan dişler çürümeye yatkın hale gelir. Dişlerinizde çürük riski yüsek ise, kanser tedaviniz devam ederken de yerel flor uygulaması yapılabilir. Azalan tükürük akışı sebebiyle yeme-içme ve konuşma olumsuz etkilenebilir. Kısmi rahatlama sağlamak adna yapay tükürük enzimleri içeren jeller kullanılabilir, az da olsa çalışmakta olan bezlerin çalışmasını arttırmak için şekersiz sakız rahatlıkla çiğnenebilir.

Tükürük bezlerinde işlev kaybı genellikle baş-boyun bölgesine radyoterapi alan hastalarda veya kemik iliği için tüm vücut ışın tedavisi alan hastalarda görülür.

Bu grup hastalarda çürük riski  yüksektir, kişisel planlama ile belirli aralıklarla flor uygulanmalıdır. Kemoterapi devam ederken hareketli protezlerin takılması tavsiye edilmez. Çok hassas olan ağız dokuları protezin baskısı ile kolayca kanayabilir veya yırtılabilir. Protez kullanmamaktan kaynaklanan beslenme eksikliğini diyetisyenlerden destek alıp daha yumuşak bir gıda rejimine geçerek telafi etmeniz mümkündür.

Kanser tedaviniz sürerken ortaya çıkanb diş kaynaklı ağrılar, tedavinin aktif döneminde ilaçlarla dindirilir, ara verildiğinde de kan değerlerine göre küçük çaplı girişimler yapılır. Komplike ve büyük çaplı işlemler tedavinin sonrasına ertelenebilir. Onkoloji doktoru aksini önermediği sürece kanser tedavisinin aktif döneminde dişlere ve ağrılara müdahale yapılması tavsiye edilmemektedir.

TEDAVİ SONRASI:

Kanser tedavisi bittikten sonra kemoterapi ilaçlarının yan etkileri ortadan kalkar. Ancak çok nadir de olsa tat alınmasında değişiklik ve ortada hiçbir bulgu yokken diş ağrısını andıran sinir ağrıları olabilir. Bu şikayetler ilaçlarla yönetilir. Kanser tedavisini takiben ağızla ilgili problemler genellikle baş boyun bölgesine ışın tedavisi almış veya kemik iliği nakli yapılmış hastalarda görülebilir. Işına doğrudan maruz kalan büyük tükürük bezleri küçülerek işlevi yitirilebilir. Bu durumda ağız kuruluğu kalıcı bir hal alır. Önce ki sayfada tedavi sırasında sunulan öneriler aynı şekilde geçerlidir. Bu durumda tükürük eksikliğinin çürük riskini ciddi oranda artırdığını asla unutmayın. Yılda iki kez flor verniklerin sürülmesi, çürük oluşturabilecek gıdalardan uzak bir diyete devam etmeniz ve optimum ağız sağlığı korunması çok önemlidir. Alkol ihtiva etmeyen gargara plak kontrolüne destekleyici olarak önerilir. Kemik iliği nakli yapılan çocuklarda büyüme ve gelişim yakından izlenmelidir. Herhangi bir şikayet olmasa dahi her altı ayda bir kontrol edilmelidir. Ortodontik tedavi kanser tedavisi bitiminden en erken bir yıl sonra ve diğer koşullar uygunsa başlatılabilir.

Tedavinin ardından ilk dönemlerde protezleri sadece yemek yerken takmak tavsiye edilir. Diğer zamanlarda protezleri mutlaka suyun içinde tutmalı, özel protez temizleyici tabletlerle dezenfekte edilmelidir. Az kullanılması dolayısıyla protezlerde bollaşma veya uyumsuzluk olabilir, astarlama işlemiyle protezlerin uyumu arttırılır. Gece yatarken protezler muhakkak çıkarılmalıdır. Yeni protez yapılırken estetik beklentilerinden daha çok işlevselliği ön planda tutulmalıdır. Yeni protez yapımı kesinlikle önerilmez. Küçük bir travma dahi kemikte ölü alanlara ve enfeksiyonlara neden olabilir. Bir diğer benzer durumda kanser tedavisi sırasında bisfosfonat grubu adı verilen ilaçları kullanan hastalarda görülür.

Kanser nedeni ile çene ameliyatı geçirildiyse “obtüratör” adı verilen özel protezlerinizi temizlik haricinde hiç çıkarmamaya özen göstermelisiniz. Fiziki koşullar elveriyorsa geç dönemde özel implantlar ile obtüratörlerin sıkılıkları artırılabilir.

Tedavi sonrasında görülebilecek durumlardan bir diğeri de ışın tedavisine bağlı kasların esnekliğini yitirmesidir. Bu durumda fizik tedavi ve egzersizler yardımcı olabilir. Ağız bölgesinde cerrahi doku kaybı neticesinde konuşmanız etkilenebilir. Konuşma terapisti bu güçlüğün aşılmasına yardımcı olacaktır.

Kemik iliği nakli yapılmış hastalarda geç de olsa graft versus host adı verilen tablo karşımıza çıkabilir. Bu hastalık kendisini kanamalı ve iltihaplı diş etleri olarak gösterebilir. Bunun önlenmesi ve erken tanısı ile müdahele için düzenli kontrollere devam etmemiz çok önemlidir. Tedavi sürecinde geçici olarak tamir edilen dişlerimiz ve ertelenen müdaheleler tedavi sonrasında genel durumunuz değerlendirilerek bireysel planlama çerçevesinde yapılır. İstisnai durumlar haricinde geçirilmiş kanser hikayesi, tıbbi öykünüz diş hekiminiz tarafdından detaylı oarak bilindiği sürece diş ve diş et tedavilerine özel bir engel teşkil etmez.

Yeni protez yapılırken estetik beklentilerinden daha çok işlevselliği ön planda tutulmalıdır.


diş_apsesi.jpg
09/Şub/2015

Apse Nedir?

Apse irinli iltihap birikmesidir…

Diş çürükleri ve diş eti hastalığı sonucunda oluşan cepler; yaşamımız boyunca karşılaşma olasılığı en fazla olan ağız ve diş hastalıklarından bir tanesidir. Bazen kişiler, diş çürümelerini ve basit diş eti kanamaları ile oluşan cepleri ciddi bir sağlık problemi olarak görmezler. Ancak, zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmediğinde, kesinlikle daha büyük sorun yaratan bir hastalığa yol açar. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon önce köke ve daha sonra  çevre kemiğe yayılır. Bu da abse olarak bilinir. Eğer enfeksiyon ilerlerse ve kemiğe ulaşırsa, dişi kaybedebiliriz. Enfekte diş kökü ve şişmiş doku genelde ağrıya neden olabilir.

Eğer kök ölürse, ağrı yok olacaktır. Ancak yavaş yavaş da bitişik kemiğe zarar verecektir. Enfeksiyonun bir bölümü olarak oluşan irin, çene boyunca bir kanalı aşındırabilir ve diş eti üzerinde bir şişme ya da içi irinle dolu bir deri lezyonuna yol açabilir.

Diş apsesinin nedenleri, diş temizliğine önem vermemek, şekerli ve karbonhidratlı yemekleri sıklıkla tüketmek, çürümüş ve ihmal edilmiş dişler, diş minesinde ki kırık ve çatlamış bölgeler, ağzımızda biriken yiyecek artıkları, diş gıcırdatma veya sıkmadan dolayı zarar almış mineler, bağışıklık sisteminin zayıf kalması, diş tedavisinde ki aksaklıklar ve zayıflayan dolgular denebilir…

Diş ve diş etlerimizin sağlığı için, temizlik ve bakımımıza önem vermeliyiz. Düzenli olarak fırçalamamak ve diş ipi kullanmamak, çürükler için, diş eti hastalıları ve apse gibi bir takım problemlere sebebiyet verecektir.

Abse Belirtileri

  •     Ağızda devamlı ya da zonklama şeklinde ağrı hissi;
  •     Sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı ciddi bir hassasiyet;
  •     Çiğnerken şiddetli ağrı hali;
  •     Boyunda şişmiş lenf düğümleri;
  •     Ateş ve genel kırıklık…

Apse Teşhis

Eğer dişinizde sürekli ve zonklama tarzında bir ağrı varsa, yemekleri ısırırken veya çiğnerken ağrı duyuyorsanız ya da sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassassanız apseli bir dişe sahip olabilirsiniz. Hafif ateş, boyunda şişmiş lenf düğümleri olabilir ve genel olarak kendinizi iyi hissetmezsiniz. Soğuk algınlığı gibi bedeninizde kırıklık hissetmeniz çok doğaldır.

Absenin Tedavi Yöntemleri

Sorun diş etindeyse diş eti temizlenir ve gerekiyorsa cerrahi tedavi yapılır.  Apse bir diş çürüğünden kaynaklanmışsa tedavisi için kanal tedavisi önerilebilir. Her apsede değil ama ilerlemiş durumlarda dişin çekilmesi gerekebilir. Eğer apse çeneyi etkilemişse çene cerrahiye başvurulması istenir.








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87