DENTPLUS

BLOG



Frenektomi.jpg
11/Tem/2016

Frenulum;yumuşak mukoza dokusu olup,  diş eti dokusu ile dil,dudak ve yanak arasında bulunan, aynı zamanda  bu dokuları birbirine bağlayarak hareketlerini sınırlandıran yumuşak mukoza dokusudur.

Frenulumlar bireyden bireye değişen bir özelliktir. Herkesde dilin altında bulunur. Alt ve üst ön dişlerimizin üstünde ve yanakta arka bölgede birden fazla bulunur. Kişiden kişiye de değişir.

Diş eti hastalığına yol açan frenulumlar  normalden büyük ve kalın oldukları zaman ve dişin kenarına çok yakın bağlandıkları durumlarda diş etini aşağı çekerek diş eti çekilmesine ve diş eti hastalığına yol açabilir. Çünkü diş etini aşağı çeker ve dişeti çekilmesi yaşanır. Bu durum özellikle küçük çocuklarda konuşma problemlerine yol açabilir ve büyük rahatsızlık verebilir.

Aynı zamanda alt, üst ve orta dişler arasında normalden kalın ve büyük frenulum bulunması durumunda dişlerin birleşmemesine ve dişlerin arasında diestema adı verilen boşlukların kalmasıyla estetik problemin oluşuna sebep olur. Frenulumlar, diş eti çekilmesi ve diş eti hastalığı oluşturabilecek şekilde diş eti kenarına yakın ise o bölgeden uzaklaştırılmalıdır. Üst ve alt kesici dişlerin arasında yer alıp diestemaya yol açtıkları zaman ise önce frenulum alınmalı, dişlerin birleşmesi için ortodontik tedavi ile devam edilmelidir.

Frenulum frenektomi adı verilen bir işlem ile gelişen teknoloji sayesinde çok kısa bir süre içerisinde  lazer yardımı ile sonuca ulaşılabilir.  Ancak bağın çok büyük yahut derin olduğu durumlarda ise  cerrahi olarak çıkartılması ve dikiş atılması gerekir. Frenektomi işleminden sonra iz kalmaz.

Bu işlemin konuşma üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığı gibi fenektomi işleminden sonra diş görünüşünde  herhangi bir değişiklik olmaz.


implant_bursa2.jpg
30/May/2016

Çene eklemi(TME) rahatsızlıkları, toplumda her yaşta görülebilmekle beraber, daha çok genç insanları etkileyebilen hastalıklardandır. Kimi zaman uzun yıllar, klinik bir belirti vermeden, sadece bir ses olarak ortaya çıkabilse de, kimi zamanda insanları canından bezdiren ağrılarla karakterizedir.

TME (çene eklemi) rahatsızlıkları, kulak çınlamasından, baş ağrısına, basit bir eklem sesinden çenede kilitlenmeye kadar değişik belirtiler ile karakterizedir. Bunun sonucu olarak, hastalar kulak burun boğaz uzmanından, nöroloji uzmanına, çene cerrahından, fizik tedavi uzmanına kadar değişik hekimlerle iletişime geçerek dertlerine çare aralar. Ancak; multidisipliner yaklaşımlar; bir protez uzmanının oklüzyon (dişlerin kapanışı) ve dikey boyut değerlendirmesi olmadan eksik kalabilir.

Temporomandibular eklem (TME); vücutta menteşe hareketi ile birlikte, kayma hareketi yapabilen tek eklem tipidir. TME disfonksiyonlarına (çene eklemi rahatsızlıklarına) rastlanan hastalarda, çoğunlukla eklem ve çevresinde ağrı, eklemde tıkırtı sesi, kaslarda hassasiyet ve ağrı, baş ağrısı ve çene hareketlerinde kısıtlılık gibi bulgulara rastlanmaktadır. Kaslarda ki rahatsızlıklar, çene eklemini etkileyebildiği gibi, eklem ve dişe ait bozukluklar da çevre dokuları, özellikle kasları fazlasıyla etkilemektedir.

TME hastalıklarının(Çene eklem hastalıkları) tedavi seçenekleri;

  1. Okluzal Splint tedavisi
  2. Fizik tedavi
  3. Farmakolojik tedavi
  4. Psikiyatrik destek tedavisi seçeneklerinden biri veya bir kaçıdır.

Kliniğimizde; çene yüz protez uzmanımız tarafından, hastaların endikasyonlarına ve ihtiyaçlarına göre bu tedaviler yapılmaktadır.

Dr. Fuat Noyun

Çene ve Yüz Protez Uzmanı


ene-Eklem_egzersizleri.jpg
30/Mar/2016

Temporomandibular eklem, insan vücudunun en önemli eklemlerinden olmasına rağmen gerek hekimler, gerekse hastalar tarafından fazlasıyla ihmal edilmiş bir organımızdır. Temporomandibular eklem, oldukça karışık fakat uyumlu çalışan yapısının yardımıyla ısırmadan çiğnemeye, iplik kesmeden, fındık kırmaya, şarkı söylemeden, ıslık çalmaya, konuşmaya kadar pek çok işlevde rol almaktadır. Yarım tona ulaşan sıkma gücüne sahip olan çene eklemi, günde 1500-2000 defa hareket ederek organizmanın en çok kullanılan eklemlerinden birini oluşturmaktadır.

Çene-Eklem_egzersizleri2

Temporomandibular eklem, vücutta menteşe hareketi ile birlikte kayma hareketi yapabilen tek eklem tipidir. Hastalar çoğunlukla eklem ve çevresinde, ağrı, eklemde tıkırtı sesi ve kaslarda hassasiyet gibi şikayetlerle kliniklere baş vurmaktadır. Bazılarında baş ağrısı, kulak ağrısı ve çene hareketlerinde kısıtlanma gibi bulgulara rastlanmaktadır.


cene_eklemi_bas_agrisi.jpg
28/Haz/2015

Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz?
Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir. Bu durum toplumda yetişkin bireylerin büyük bir çoğunluğunda gözlemlenmekte ve genellikle çeşitli olumsuz semptomlar ortaya çıkmadan farkına varılamamaktadır. Hastayı hekime getiren durumlar arasında dişlerde hassasiyet, aşınma, sallanma ve kırılma, diş sinirlerinde nekroz, çevre dokularda yaralanma, temporomandibular rahatsızlıklar, baş ağrısı ve fonksiyon bozukluğu sayılabilmektedir. Çocuklarda gözlemlenen diş sıkma ve gıcırdatma ise, normal bir süreç olarak kabul edilerek değerlendirilir.

Diş Sıkma ve Gıcırdatmanın Nedenleri
Diş sıkma ve gıcırdatmanın birçok nedeni vardır ve bu nedenler arasında; stres ve kişisel özellikler, uyku düzeni, uyku esnasındaki solunum bozuklukları, travmatik yaralanmalar, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, yasadışı ilaç kullanımı, ilaç tedavileri, alkol, kafein ve sigara kullanımı gibi faktörler sayılabilmektedir.

TME, çene ekleminin ve kaslarının birlikte düzgün çalışmamasından kaynaklanan semptomları tanımlamak için kullanılan popüler bir terimdir.

TME, temporomandibular eklemin kısaltmasıdır ve çene kemiğinin kafatası ile yaptığı eklemi tarif eder. Çiğneme kaslar,çiğneme ve yutma gibi fonksyonları mümkün kılmak için, boyun ve sırt kasları ile birlikte çalışır. Tüm bu eklem ve kaslarda fonksyon bozukluğu olduğunda bir takım problemlere yol açarlar.

TME’İN GELİŞİMİ NASILDIR?

Düzgün fonksyon gösterebilmesi için kaslarınızın ve eklemlerinizin bir arada çalışması gerekir. Bunların herhangi birindeki problem TME hastalığına yol açabilir. Örneğin; stresin yol açtığı diş gıcırdatma ve diş sıkma, çene kaslarında aşırı kasılmalara yol açar ve TME’e aşırı basınç uygular. Travma ve artrit gibi hastalıklar eklemde direkt hasara yol açarlar yada kaslarda ve ligamanlarda yırtılmaya neden olabilirler. Sonuç olarak “disk” denilen, eklem içinde yastık vazifesi gören kıkırdak yapının yer değiştirmesine neden olabilirler.

TME BULGULARI NELERDİR?

Eklem hareketi esnasında klik sesi, çıtırtı sesi, eklem etrafında ağrı, zayıflık, eklem kilitlenmesi ya da hareket kısıtlılığı, ısırmada ve ısırma hissinde değişiklik gibi bulgular olabilir.
Eklem hareketi esnasında duyulan klik ya da çıtırtı sesi, diskin yerinden kaydığının bir belirtisidir ve eklemin içe ve dışa oynadığını gösterir. Bazen hastalar, çene eklemi ile ilgili değilmiş gibi görünen şikâyetlerden yakınırlar. Örn; sinüs tipi baş ağrıları, kulak ağrısı, baş dönmesi, boyun ve ense ağrısı. Genellikle bu semptomlara neden olan şey, uyku esnasında kişinin istemsiz olarak dişlerini sıkması ya da gıcırdatmasıdır.

TME NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikli hedefler kas spazmını ve eklem ağrısını ortadan kaldırmaktır. Bunun için ağrı kesiciler ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Daha sonra kasları rahatlatıcı splint dediğimiz çeşitli apareyler uygulanır. Kas istirahat boyutuna alınır ve kaslar rahatlatılır. Bu tedaviyle hastanın kaslarının uygun pozisyonununa ulaşılır ve ve hasta bir süre de bu boyutta rahtalatılarak tedavinin devamlılığı sağlanır. Bazı zamanlar da bu tedavi seçeneklerinin fayda etmediği durumlar da olabilir işte bu durumlarda eklem içine steroidli ilaçlar enjekte edilerek ağrı ve enflamasyon azaltılabilir.

Dr.Fuat NOYUN        

Çene Yüz Protez Uzmanı
 


dis_sikma_bursa.jpg
11/Şub/2015

 Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz ?

Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir. Bu durum toplumda yetişkin bireylerin büyük bir çoğunluğunda gözlemlenmekte ve genellikle çeşitli olumsuz semptomlar ortaya çıkmadan farkına varılamamaktadır. Hastayı hekime getiren durumlar arasında dişlerde hassasiyet, aşınma, sallanma ve kırılma, diş sinirlerinde nekroz, çevre dokularda yaralanma, temporomandibular rahatsızlıklar, baş ağrısı ve fonksiyon bozukluğu sayılabilmektedir. Çocuklarda gözlemlenen diş sıkma ve gıcırdatma ise, normal bir süreç olarak kabul edilerek değerlendirilir.

Diş Sıkma ve Gıcırdatmanın Nedenleri

Diş sıkma ve gıcırdatmanın birçok nedeni vardır ve bu nedenler arasında; stres ve kişisel özellikler, uyku düzeni, uyku esnasındaki solunum bozuklukları, travmatik yaralanmalar, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, yasadışı ilaç kullanımı, ilaç tedavileri, alkol, kafein ve sigara kullanımı gibi faktörler sayılabilmektedir.

TME, çene ekleminin ve kaslarının birlikte düzgün çalışmamasından kaynaklanan semptomları tanımlamak için kullanılan popüler bir terimdir.

TME, temporomandibular eklemin kısaltmasıdır ve çene kemiğinin kafatası ile yaptığı eklemi tarif eder. Çiğneme kaslar,çiğneme ve yutma gibi fonksyonları mümkün kılmak için, boyun ve sırt kasları ile birlikte çalışır. Tüm bu eklem ve kaslarda fonksyon bozukluğu olduğunda bir takım problemlere yol açarlar.

TME’İN GELİŞİMİ NASILDIR ?

Düzgün fonksyon gösterebilmesi için kaslarınızın ve eklemlerinizin bir arada çalışması gerekir. Bunların herhangi birindeki problem TME hastalığına yol açabilir. Örneğin; stresin yol açtığı diş gıcırdatma ve diş sıkma, çene kaslarında aşırı kasılmalara yol açar ve TME’e aşırı basınç uygular. Travma ve artrit gibi hastalıklar eklemde direkt hasara yol açarlar yada kaslarda ve ligamanlarda yırtılmaya neden olabilirler. Sonuç olarak “disk” denilen, eklem içinde yastık vazifesi gören kıkırdak yapının yer değiştirmesine neden olabilirler.

TME BULGULARI NELERDİR ?

Eklem hareketi esnasında klik sesi, çıtırtı sesi, eklem etrafında ağrı, zayıflık, eklem kilitlenmesi ya da hareket kısıtlılığı, ısırmada ve ısırma hissinde değişiklik gibi bulgular olabilir.
Eklem hareketi esnasında duyulan klik ya da çıtırtı sesi, diskin yerinden kaydığının bir belirtisidir ve eklemin içe ve dışa oynadığını gösterir. Bazen hastalar, çene eklemi ile ilgili değilmiş gibi görünen şikâyetlerden yakınırlar. Örn; sinüs tipi baş ağrıları, kulak ağrısı, baş dönmesi, boyun ve ense ağrısı. Genellikle bu semptomlara neden olan şey, uyku esnasında kişinin istemsiz olarak dişlerini sıkması ya da gıcırdatmasıdır.

TME NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikli hedefler kas spazmını ve eklem ağrısını ortadan kaldırmaktır. Bunun için ağrı kesiciler ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Eklem içine steroidli ilaçlar enjekte edilerek ağrı ve enflamasyon azaltılabilir. Kendi kendine tedavi de çok etkilidir ve şunları kapsar;

  • çene istirahati
  • yemek yemediğiniz zamanlarda çenenizi açık tutmak
  • yumuşak besinler yemek
  • buz ve sıcak uygulaması
  • çene egzersizi
  • pozisyon egzersizi

“Splint” denilen ısırma plağı uygulamasının yanında bazen stresle baş etme teknikleri (biyofeedback, psikiyatrik terapi, vs.) uygulanabilir. Isırma plağı, gece ateli, alt ve üst dişlerinize takılarak dişlerinizin ve çenenizin açık kalmasını sağlar ve böylece çiğneme kaslarının gevşemesini sağlar. Bunun sonucunda ağrınız azalır.

Çok değişik atel çeşitleri vardır. Gece ateli, diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığınızı durdurmaya yardımcı olarak kas spazmını engeller, eklem yüzeyini ve diski korumaya yardımcı olur.

Öne yerleşimli aparat, çenenizi öne doğru çekerek ısırma kaslarını gevşetir ve diskin doğru pozisyona gelmesine yardımcı olur. Bu aparatı bazı durumlarda 24 saat kullanmak gerekebilir.


spor_dissagligi.jpg
27/Kas/2014

Bir dişi korumak, tedavi etmekten çok daha kolay…

spor_disSpor Diş Hekimliği, takım veya bireysel spor aktiviteleri sırasında oluşabilecek yaralanmaların tedavisi ve oluşabilecek sorunların önlenmesine yönelik diş hekimliğinin bir alt dalıdır. Spor aktivitelerinde amaç; sporcunun hem sağlıklı olması hem de oluşabilecek yaralanmalardan minumum etkilenmesini sağlamaktır. Spor diş hekimliği uygulamaları bu noktada ön plana çıkmaktadır. Günümüzde tüm spor branşlarında sporcunun güvenliği ön plana çıkarılarak oyun kurallarında bazı değişiklikler yapılmıştır. Alınan tüm bu önlemlerle beraber özellikle yakın temasın olduğu takım sporları (futbol, basketbol vs.) ve kontakt sporlarında (boks, karate vs.) sporcuların ağızlarına takacakları mouthguard (ağız koruyucular), çene ve dişlere gelebilecek travmaları önlemek için tasarlanmıştır.

Spor diş hekimliğinde önemli olan travma ve koruyucu diş hekimliği tedavi yöntemleridir. Koruyucu dişliğin özellikle 7-12 yaşlarda kullanımı çok önemlidir.

Yanılgımız, sporu profesyonel olarak yapanların bu tür travmalar yaşayacağıdır. Oysa ki antrenman yapan, maça çıkan her yaş grubu sporcu bu tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır. Koruyucu dişliğin kullanımı bir noktada sizin yaşam kalitenizi de artırıyor. Çünkü bir dişi korumak, tedavi etmekten çok daha kolay.

Koruyucu dişlik kullanımının yaygınlaşması için özellikle ailelerin, antrenörlerin ve sporcuların bilgilendirilmesi gerekmektedir.spor_dis1

Ortodonti tedavi gören sporcularımız da var. Bu kişilere de mutlaka dişlik yapılmalıdır. . Dişler üzerine yapışmış durumdaki braket ve teller dişeti, dudak ve yanak yaralanması üzerindeki etkiyi arttırır. Ortodontik tedavi sırasında dişler bulundukları kemik içinde hafif kuvvetlerle hareket etmektedirler. Bu dişlerin üzerine gelen travma kemik ve hareket halindeki dişe normalden  daha fazla zarar verebilir. Bu sebeplerden dolayı mutlaka koruyucu dişlik sporcu plağı yapılmalıdır.

 7-12 yaş grubunda yılda 1 ve ya 2 tane yeterli olacaktır . Bu grupta süt dişleri teker teker düşüp yerlerine daimi dişler sürerler. Bu diş değişimi hesaba katılarak plaklar yapılır. Temiz bakılan bir koruyucu dişlik yırtılıp bozulana kadar kullanılabilir.

spor_dis2Hijyen konusu çok önemlidir. Aslında tamamen çocuğun bakımıyla doğru orantılı. Dişlerini fırçaladıktan sonra kullanmalı. Eğer diş fırçalama imkanı yoksa en azından koruyucu dişlikleri takmadan önce ağzını bol suyla çalkalamalı. Yine dişlikleri kullanmadığı zaman diş hekiminin uygun gördüğü saklama kutusunda muhafaza etmelidir. Kutuya koymadan önce suyla yıkamak faydalı olacaktır. Birkaç günde bir de evde dişlik yapımında kullanılan plakaların üreticisi firmanın tavsiye ettiği kimyasal dezenfektan ilaç ile temizlemek faydalıdır.

Bunların yanında koruyucu dişlik yumuşak bir maddeden yapılmıştır. Ancak diğer plaklar sert materyalden yapılır. Yumuşak materyalin amacı gelen kuvveti absorbe etmesi yumuşatarak diş ve çevre dokulara iletmesidir.

Amerika’ da ve bazı Avrupa ülkelerinde marketlerde satılan tipleri çok ucuz fiyatlara mevcuttur. Bunlar ya şekil değiştirmeyen sert plastiklerdendir hatta sıcak suyla yumuşatılıp dişlerin şekline sporcu tarafından ısırılarak uyumlandırılan bir materyaldendir. Tek bir boydadır ve yanlış uygulanırsa yarardan çok zarar verir. Sporcunun konforunu düşürür, oyunun kalitesini ve başarısını olumsuz etkiler. Tek numara bir ayakkabının herkesin ayağına uyamayacağı gibi tek büyüklük ve şekildeki dişlikte her bireye uyamaz.

Bu konuyla ilgilenen diş hekimleri çocuğun ağzının ölçülerini alır. Alınan ölçülerden ağızların alçı kalıpları hazırlanır ve bu alçı modeller üzerine laboratuarda teknisyen tarafından hazırlanır.

Doğru yapılan dişlik sporcunun ağzında bir acı vermez. Nadir vakalarda eğer çocukta normal yaşantısında bulantı refleksi varsa (örneğin diş fırçalarken midesi bulanıyorsa) bu plakları kullanırken de rahatsızlık verebilir.

 

Dr.Fuat NOYUN          

Çene Yüz Protez Uzmanı


alzeimer.jpg
23/Eyl/2014

Dişleri her gün en az iki kez fırçalamanın ve diş ipi kullanmanın, Alzheimer riskini önemli oranda azalttığı ortaya çıkarıldı.

Sevgili okurlarım; Alzheimerın günümüzde çok önemli rolü olduğunu hepimiz biliyoruz.  Geçen ay; “Journal of Alzheimer’s Disease” dergisinde yayımlanan çalışmada İngiliz bilim adamları, periodontal (dişeti) hastalıkların Alzheimer riskini artırdığına dair kanıt buldu. Ve bu bilgileri sizlerle bu ay paylaşmak istedim…

İyi bir ağız hijyeni bireyin yaşam kalitesini önemli derecede etkiler, yetersiz oral hijyen ise ağrıya neden olur ve diş kaybına yol açabilir; yemeyi ve gülümsemeyi etkileyebilir.

Her 10 Alzheimer hastasından 4’ünün beyninde dişeti iltihabına neden olan Porphyromonas gingivalis bakterisine rastladıklarını belirten bilim adamları, kan dolaşımına karışan bakterinin kolayca beyne yerleşebildiğine ve sinir hücrelerinin zarar görmesine neden olduğuna dikkati çekti.

Araştırmacılar, katılımcılardan alınan kan örneklerinde bedenin P. gingivalis bakterisi ile savaşmak için ürettiği antikor düzeyini ölçtü. Antikor düzeyi yüksek olan kişilerin, Alzheimer’e yakalanma riskinin 9 kat daha fazla olduğu belirlendi.

Bakterinin beyindeki glial hücrelerinin iltihaplanmasına yol açarak Alzheimer riskini artırdığı sanılıyor.

Dişetlerinde kanama, kızarıklık, şişme ve hassasiyet gibi belirtilen gösteren dişeti iltihabı, diş kaybına neden oluyor.

Bilim adamları, dişeti iltihabını engellemek için dişlerin her gün en az iki kere iki dakikalığına fırçalanması, her gün en az bir kez diş ipi kullanılması, yılda en az iki kez diş hekimi kontrolünden geçilmesi ve sigaranın bırakılması gerektiğini belirtiyor.

İlk kez 1906 yılında Alman bilim adamı Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve 65 yaş üstü kişilerde beyin dokularında ağır hasara neden olan Alzheimer hastalığının hala etkili bir tedavisi bulunmuyor. Dünyada 30 milyondan fazla Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor.

Dişlerin günlük bakımı

Demansın erken safhaları ;
Demanslı birey erken safhalarda dişlerini temizleyebilme kabiliyetine sahiptir. Ancak bireylerin bu konuda uyarılmaları ve denetlenmeleri gerekmektedir. Yardıma ihtiyaç duyduklarında fırça ve diş macunu verilerek ne yapacakları anlatılmalıdır.
El becerisi azaldıkça elektrikli diş fırçaları kullanılabilir.

Demansın sonraki safhaları

Demans ilerledikçe birey dişlerini temizleyebilme becerisini veya bu konuya ilgisini kaybedebilir. Diş hekimi veya oral hijyenist bir başka bireyin dişlerinin nasıl temizleneceği ile ilgili desteği ve rehberliği sağlayabilmektedir. Teknik daha çok bireyin ilgisine bağlıdır. Genellikle en kolay yöntem bireyin sandalyeye oturup bakıcısının arkaya geçmesiyle sağlanır. Bakıcı, hastanın vücudunu destekleyerek başını kollarının arasına alıp nemli bir fırça ve az miktarda macun kullanımı ile dişlerin temizliğini gerçekleştirir.

İlaçlar ve dental hastalık ;
Demanslı bireyler bazen antidepresan, sedatif ve antipsikotik ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçların yan etkilerinden biri de ağız kuruluğudur. Bu, protezler ile ilgili rahatsızlık ve gevşemeyi de içeren sorunlara yol açabilir. Protez tutucuları ve yapay tükürük, protezleri ile ilgili problemleri olan bireylere yardımcı olabilir. Bu konuda bir diş hekiminden yardım alınabilir.

Tükürük yalnızca kayganlaştırıcı etkiye sahip değildir, aynı zamanda dişleri temizleyerek plak oluşumunu da önler. Eksikliği plak birikimine, diş eti hastalıklarına ve özellikle dişlerin boyun kısımlarında oluşan diş çürüklerine yol açmaktadır. Bu sorunlar dişlerin kırılmasına yol açar.

Dental tedavi ve demans

Demans ilerledikçe birey ;

• Dişlerini etkin bir şekilde temizleyememeye,
• Dişlerinin sürekli temiz tutulması gerektiğini anlamamaya,
• Özel dental tedavi ihtiyacını belirtememeye,
• Ağrıyı da içeren dental semptomları ifade edememeye,
• Tedavi hakkındaki karar verme sürecine dahil olamamaya,
• Tedaviyi onaylayıp onaylamadığını belirtememeye,
• Dental tedavinin olumlu sonuçlarını hissedememeye,
başlar.

Tedavinin planlanması

Diş hekimi, demanslı kişi, ailesi veya bakıcısı ile görüşerek en iyi tedavi planına karar verecektir.
Üzerinde durulması gereken konular şunlardır:

• Demanslı bireyin bağımsızlık düzeyi, kooperasyonu, bilinç ve fiziksel durumu
• Eğer varsa, ne tür semptomlar görüldüğü
• Tedaviye rızasının olup olmadığını ifade edebilirliği
Tüm bu sorunlar çözüldüğünde diş hekimi ne tür bir tedavi uygulayacağına karar verebilecektir. Kişinin düzenli olarak veya yılda bir kez görülmesine karar verilebilir.

Tedaviyi kabul etme

Demanslı bireye, dental tedavi ile ilgili karar verme veya verilen kararlara katılma fırsatı verilmesi önemlidir.
Diş hekimi, eğer gerekli ise basit terimler kullanarak, ne yapacağını ve neden yapacağını açıklamalıdır. Seçenekler sunulmalıdır, sorular evet veya hayır şeklinde yanıtlanmalıdır.

Dental tedavinin şekilleri

• Demansın erken safhaları
Demansın erken safhalarında dental bakımın birçok şekli uygulanabilir. Diş hekimi, demanslı kişinin ilerleyen evrelerde diş bakımını yapamayacağını göz önünde bulundurarak tedaviyi planlamalıdır. Kilit noktalardaki dişler belirlenip restore edilmelidir.
• Demansın ara safhaları
Bu zaman zarfında, demanslı bireyler sıkça fiziksel olarak sağlıklıdır ancak el becerilerini  kaybedilmiştir. Dental tedavide restorasyon planlamalarından ziyade başka dental sorunlardan korunmaya yönelik kararların alınması beklenir.
Dental tedavi için bazı kişilerde sedasyon veya genel anestezi gerekebilir. Karar bireyin kooperasyonu, dental tedavi ihtiyacı, genel sağlık ve sosyal destek gibi durumlar göz önünde bulundurularak verilir.
Demansın ilerlemiş safhaları
Demansın ilerlemiş safhalarında ise kişinin bilinci ciddi bir biçimde zarar görmüştür ve sıklıkla da güçsüz ve zayıftır.
Bu dönemde tedavi oral hastalıktan korunma, oral sağlığın devamı ve acil tedavi uygulamaları odaklıdır.

alzheimer4Protezin kullanılması

Demanslı bireylerde tanıdık olmayan çevrelerde protez kaybı yaygındır. Kayıp protezlerin yenilenmesinde problem yaşanabilir. Kişi uzun bir süredir protez kullanmıyorsa nasıl kullandığını unutabilir veya yeni proteze uyum sağlayamayabilir.

Ayrıca, kişi yeni protezler takılırken diş hekimi ile kooperasyon kuramayabilir. Bu tür bir durumda bakıcısının müdahalesi (elini tutma, konuşma) tek ihtiyaç duyduğu şey olabilmektedir. Kooperasyon sınırlı ise gerçekçi davranılıp en azından estetik görünüş için yalnızca üst çene protez yapımı gibi bir çözüm tercih edilebilir. Nihayetinde, bir çok demans hastası eskiden problem yaşamadan protez kullanmış olsalar bile ağızlarındaki proteze tahammül edemedikleri bir noktaya gelmektedir.


implant2.jpg
05/Oca/2014

İmplant, eksik diş ve dişlerin fonksiyon ve estetiğini yeniden kazandırmak için, çene kemiğine yerleştirilen titanyum bir vidadır. İmplant tedavisi, tek bir diş için yapılabileceği gibi, birden fazla diş veya bir proteze destek amaçlı da uygulanabilir. Dişlerini kaybetmiş bireylere ikinci bir şans sunan implantlar sayesinde, bireyler hem sağlıklarına hem de estetik, güzel bir ağız yapısına sahip olurlar.

Protez kullanan kişilerin bir bölümü, özellikle yemek yerken birçok sıkıntı çeker. Yapılan araştırmalara göre, protez kullanan kişilerin %29′u sadece yumuşak ve ezilmiş gıdalarla beslenirken, %50′si birçok besinden uzak durur. Hastaların % 17′ si de kendi dişleri ile daha etkili çiğnediklerini belirtmişlerdir. Total protez (Tüm damak) kullananların % 66′sı ise çiğnemede güçlük çektiklerini söylemişlerdir. Çiğnemede hissedilen zorluklarla birlikte sindirim sisteminde de bazı rahatsızlıklar görülebilir.

İmplant tedavisi ise, dilediğiniz zaman dilediğinizi yeme özgürlüğünü size sunmaktadır. Aynı zamanda implantlar kemik kaybını önlemekte de önemli rol oynar.

“ Bir diş kaybedildiğinde etrafındaki kemik dokusunda da kayıp olur. “

Kemik, yoğunluğunu ve formunu korumak için uyarıcıya ihtiyaç duyar. Çene kemiğiniz, dişlerin uyguladığı kuvvetle sürekli bir basınç altındadır. Diş, üzerine gelen kuvveti, kendisini çevreleyen kemiğe iletir. Dişin kaybıyla uyarıcı eksikliği sonucunda kemik kaybı yani “rezorpsiyon” oluşur. İmplantın yaratacağı uyarıcı etki ise dişin uyguladığı ile benzer olduğu için, kemik kaybını sadece implantlar önleyebilirler.

İMPLANT KİMLERE UYGULANIR ?                      

İmplantlar herkes için uygun olmayabilir. İyi bir genel sağlık durumunuz, sağlıklı dişetleriniz ve implantları desteklemek için çenenizdeki kemiğin yeterli olması gerekmektedir. Tedaviniz süresnce ve sonrasında düzenli kontroller gerektirmektedir ve iyi bir ağız hijyeni ile ağız sağlığına önem vermeyi gerektirmektedir.

Diş impantları için iyi bir aday olup olmadığınızı belirlemek için, implantoloji hakkında deneyimli bir dişhekiminin tavsiyesini aramak önemlidir. Dental implant prosedürü cerrahidir. Bu yüzden, özellikle bu konunun cerrahisinde deneyimli dişhekiminin tavsiyesini aramak önemlidir.

Aktif diyabet, kanser veya periodontal hastalık gibi bazı tıbbi durumlar, implant gerçekleştirilmeden önce tedavi gerektirebilir.

İmplant adayı olup olmadığınızı değerlendirmek için kemik yoğunluğunu ve miktarını belirlemenin gerekliliği kaydedilmelidir. Bazı durumlarda, eğer periodontal hastalığa bağlı kemik kaybı varsa implantlar tavsiye edilmeyebilir ve kemiğin yeniden oluşumu veya greftlemeye aday değilsinizdir. Bazı durumlarda, bir sentetik kemik, sığır kemiği veya kendi kemiğinizden türetilen kemik grefti implant için gereken desteği sağlamaktadır.

“Sigara ve immonusupresif kullanan kişilerde yüksek implant başarısızlık oranının meydana geldiğini kaydetmek önemlidir.”

[heading]Bursa İmplant [/heading]








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87