DENTPLUS

BLOG



floridli_dis_macunu1.jpg
26/Eki/2016

Flor hakkında son zamanlarda yapılan açıklamalar ile ilgili konuşan Türk Dişhekimleri Birliği ve Türk Pedodonti Derneği, ortak bir basın toplantısı düzenledi. Florun zeka geriliğine ve bazı sağlık problemlerine neden olduğu konusundaki iddiaların değerlendirildiği toplantıda, kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği tartışılırken, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Dişhekimleri Birliği gibi birliklerin çalışmalarına yer verildi. İşte o sonuç: Flor gerçekten zararlı mı?

Yüksek dozda sistemik flor alımı sağlığı tehdit ediyor mu, zeka geriliği gibi sorunlara yol açıyor mu? Son zamanlarda sıkça duyduğumuz iddialar florun sağlık açısından zararlı olduğu yönünde. Türk Dişhekimleri Birliği ve Türk Pedodonti Derneği, bilimsel kanıtlara dayanmayan açıklamalardaki yanlışları ortaya çıkaran bir rapor açıkladı.

Dişlerin sağlığı, ağız içerisindeki ekolojik ortamda bulunan dinamik dengeye bağlıdır. Ağız boşluğunda bulunan bakteriler ile şeker, bu dengeyi olumsuz yönde etkilerken, tükürük ve florun dişlerin sağlam kalmasında olumlu etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Diş çürüklerinin kontrolü ve engellenmesi için florların kullanımı dişhekimliği alanında uzun yıllardır güvenli ve etkili bir yöntem olma özelliğini sürdürmektedir.

Flor kullanımında genellikle iki yöntem uygulanır: Bunlar topikal (diş macunu, gargara, vernik, jel) veya sistemik (flor takviyesi, florlu sular ve tuzlar) yöntemlerdir. Günümüzde flor koruyucu etkisinden topikal uygulamalar ile daha fazla yarar sağlandığı bilinmektedir. Topikal florlar oldukça etkilidirler ve flor içeren diş macunları dünya genelinde kullanılmaktadır.

flor_bursa

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ NE DİYOR?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI), Avrupa Pediatrik Dişhekimliği Birliği (EAPD) ve Amerikan Pediatrik Dişhekimliği Birliği (AAPD), toplumsal bir sağlık problemi olan diş çürüğünün azaltılmasında, içme sularının florlanması da dahil olmak üzere çeşitli yöntemlerle flor uygulamalarının etkili olduğunu bilimsel raporlarla açıklamışlardır. Günde 2 kere dişhekiminin önerdiği miktarda florlu diş macunu ile dişlerin fırçalanması çürüğün azaltılmasında önemli rol oynamakta, ayrıca yüksek çürük riski taşıyan bireylerde dişhekimi tarafından uygulanan flor uygulamalarının da çürük oluşumunu engellemede etkili olduğu bilinmektedir.

KAMUOYU YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR

Son zamanlarda basında yer alan yüksek dozda sistemik flor alımının zararlı etkilerinin zekâ geriliğine ve bazı sağlık problemlerine yol açtığı iddia edilmektedir. Söz konusu haberlere konu olan bilimsel araştırmalarda çok yüksek toksik dozda flor içeren doğal içme suları kullanılmıştır.

* Yüksek doz sistemik flor alımının düşük IQ ile ilişkisini gösteren çalışmalar doğal içme sularında kabul edilen optimum seviyeden çok daha yüksek seviyelerde flor bulunan Çin, Moğolistan ve İran gibi ülkelerin fakir ve kırsal topluluklarında yapılmıştır. Bu çalışmalarda, IQ seviyesi üzerinde çok etkili olduğu bilinen ebeveynlerin eğitim düzeyleri, sosyoekonomik durumları, hava su kirliliği gibi faktörler değerlendirilmemiştir. Bu çerçevede IQ seviyesi ve içme suyundaki flor seviyesi arasında ilişkinin bu çalışma sonuçlarına göre kurulması şüphe uyandırmaktadır.

* Deney hayvanlarında yapılan bir çalışmada, 3 hafta süresince hamile hayvanlara 0.5ppm, 30ppm ve 100ppm olacak şekilde florlu su içirilmiştir. 0.5ppm ve 30ppm flor ilave edilmiş su içen hayvanlarda beyinde herhangi bir değişiklik izlenmezken 3 hafta boyunca 100ppm flor içirilmiş hayvanlarda kronik flor toksisitesi meydana gelmiştir. Kronik flor toksisitesinin uzun süreli olduğu durumlarda, nöronal ve serebrovasküler bütünlük bozulmakta, anormal davranış paternleri açığa çıkmakta ve beyinde metabolik lezyonlar meydana gelmektedir. Yüksek dozda uzun süre flor alımını içeren hayvan çalışmaları sonuçlarına dayandırılarak insanlarda da uzuvlarda paraliz, vertigo, eklemlerde spastisite ve mental keskinlikte bozulma gibi nörolojik komplikasyonların olabileceği yönünde değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak bu hayvan çalışmalarında deney grubu hayvanları tarafından tüketilen flor dozu insanlar için optimal olarak belirtilen dozun çok çok üstündedir.

ÇOCUKLAR İÇİN KULLANMAMAK CİDDİ SORUNLARA YOL AÇIYOR

Tüm bu bilgiler ışığında günde 2 kere yaşa uygun dozda florlu diş macunu ile dişlerin fırçalanması ve çürük risk grubuna uygun topikal flor uygulaması yapılması diş çürüğünün azaltılmasında önemli rol oynar. Topikal uygulamalar sonrası yutulan flor miktarının tehlike arz etmediği gösterilmesine karşın özellikle tükürme kabiliyeti olmayan küçük çocuklarda kullanılan yüksek konsantrasyonlu topikal flor ajanlarının konsantrasyonu, uygulama protokollerine uyulması, yutulmasının önlenmesi için tükürük emici kullanımı, uygulama sıklığı gibi faktörler çocuk tarafından alınan günlük flor miktarının doğru değerlendirilmesi bakımından çok önemlidir.

Küçük çocuklarda yutma riskinden dolayı toksik riski azaltmak amacıyla flor verniği kullanımı önerilir. Uygulama aralığı ve sıklığı da çürük risk grubuna göre planlanmalıdır. Bu anlamda, bahsi geçen yazıda belirtildiği gibi “kan yoluyla dişe gitmesi” ifadesi bilimsel olarak alt yapısı olmayan ve içi boş bir ifadedir. Güncel araştırmaların güvenirliğinin en yüksek derecede kanıtlandığı meta-analizler ve kılavuzları (guideline) içeren araştırma sonuçları incelendiğinde flor verniğinin yılda 2 kez uygulanmasının A (en güçlü) kanıt seviyesinde olduğu görülmektedir Ülkemiz içme sularındaki flor oranı göz önüne alındığında, bahsi geçen yazıdaki olasılıklar mümkün görülmemekte ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir.

Pediatristler ve dişhekimleri arasında bu koruyucu ve durdurucu tedaviler büyük önem taşımaktadır. Çocuklar için koruyucu bakımı reddeden ebeveyn ve bakıcılarda önemli bir halk sağlığı sorunu olmaktadır. Çürük önlemek için kullanılan oral flor kaynakları toksik dozda flor içermemektedir ve güven vericidir. Dişhekimleri flor uygulamalarında gereken önlemleri alacak eğitim ve beceriye sahiptirler. Dişhekimlerinin önerdiği uygun miktarlarda kullanılan flor insan sağlığı üzerine hiçbir yan etki oluşturmamaktadır.

DİŞ MACUNU NE KADAR VE NE ZAMAN KULLANILMALI?

florur

Kaynak, Sözcü – 23 EKim 2016


agizkokusu.jpg
30/May/2016

Ağız kokusu, ağızda oluşturduğu belirgin bir tat (metalik, ekşi) nedeniyle kolayca hissedilir. Ağız kokusunun potansiyel sebepleri konusunda gerçek nedenler ve efsaneler gündemdedir.

Ağız kokusunun en reel sebebi, dilin üzerinde bulunan bakterilerdir.Bu bakteriler, uçucu maddeler üretirler (ör. uçucu sülfür bileşikleri ya da VSC).
Buna karşılık, belli bazı yiyecekler (ör: sarımsak, soğan) ağız kokusunun gerçek nedenleri arasında yer almaz.

Kronik ağız kokusu, en ciddi ve en sıkıntılı olan vakadır. Kişiler arası lişiki ve temaslarda hem rahatsızlık verir, hem de ciddi bir ağız bakımı sıkıntısının işareti olabilir.

Düzenli ağız hijyeni uygulamalarınıza rağmen ağız kokusunu engelleyemediğinizi fark ederseniz, diş hekimizle görüşmelisiniz. Ve kendisi mutlaka size uygun bir tedavi tavsiye edecektir.

Ağız mikro florasını kontrol eden tükürük salgısının azalması nedeniyle, ağız kuruluğunun da ağız kokusuna neden olduğu bilinmektedir. Tükürük ağzın temizlenmesine ve nemlenmesine yardımcı olur. “Sabah nefesi” olarak da anılan ağız kokusu, genellikle uyku sonrası hissedilir. Bazı ilaçlar da buna sebep olabilir. Kronik akciğer enfeksiyonu, böbrek ve karaciğer hastalıkları ve diyabet de diğer nedenler arasında olabilir.

Diş ipi kullanımı, ağız ve diş sağlığı bakımından her türlü önem taşır.  Diş ipini kullanarak; ağız kokusu ile de savaşabilirsiniz.

Güzel bir gülümseme, dış görünümünüz kendinize olan güven için çok şey katar. Diş ipini kullanmak, önce sağlığınız sonra da güzelliğiniz ve estetiğiniz için rutininizin bir parçası olmalıdır.

Diş ipini, günün hangi saatinde kullandığınız ya da dişlerinizi fırçalamadan önce ya da sonra kullanmanız fark etmez; önemli olan her gün diş ipi kullanılmalıdır.

Halitosis ya da kronik ağız kokusu sıkıntınız varsa, bu problemle başa çıkma yolları arıyor olabilirsiniz. Öyleyse, diş ipinin yanısıra bir dil temizleyici kullanmayı düşünebilirsiniz. Pek çok eczaneden temin edilebilir. Genellikle ağız kokusunun iyileştirilmesinin bir yolu olarak dil temizleyiciler öne çıkar.

Halitosis nedir?

Halitosis; Latinceden halitus ve osis kelimelerinden türeyen ve ağızda oluşan, hem kinin kendisini, hem de etyrafını rahatsız eden çirkin kokuya denir. Ve bu durum toplumun bir çok kesimini ciddi etkilemekte ve sosyal bir incinme olarak görülmektedir. Bu durum araştırmalara göre, erkeklerde kadınlara oranla üç kat fazla yaşanmaktadır.

Tedavisi nasıl olmalıdır?

Tedavi için önce ağız kokusunun tanısı konulmalıdır. Kokunun kaynağını öğrenmek en doğrusudur. Bu hastaları değerlendirmede diş hekimi, KBB uzmanı, gastroentoroloji uzmanının görmesi tedavinin başarısını arttıracaktır. Ağız kokusunun en sık kaynağı, ağız ve diş hastalıklarıdır. Ağız kokusunun tedavisinde etkili metot, ağız temizliği ve temel diş ve diş eti bakımının yapılmasıdır. Ağız içinde ki eskimş köprü, diş protezleri, zamanla gıda birikmesine sebep olacağından ağız kokusuna da çok rahat neden olurlar. Tükürük ağız kokusuyla savaşmanın en etkili yoludur. Ağız kuruluğuna mani olmak için sık sık su içilmelidir. Su ağız içinde ki bakterilerin azalması adınadirek yardımcı bir kuvvettir. Ayrıca tükürük salgılamaya da yardımcı olur.

Gargara kullanımı da ağız kokusu kullanımında ve bakteri temizliğinde etken yollardan biridir. Diş hekiminizin önereceği bir gargara da bu konuda size yardımcı olabilir.


dijital_diş_hekimliği_bursa.jpg
20/May/2016

Hepimizin bildiği üzere günlük yaşantımızı dijital teknolojiler değiştirmektedir. Endikasyonların kolay ve hızlı hatta ekonomik şekilde tedavi edilmesi için diş hekimliği alanında da modern çözümler hayatımıza büyük konfor sağlamaktadır. Dijital diş hekimliği klinik ve dental laboratuvar arasında veri ve bilgi değişiminin hem daha kolay hem de daha hızlı gerçekleşmesini sağlamaktadır. CAD/CAM; dijital ölçüler ve tasarımdan tam restorasyonlar, cerrahi kılavuzlar ve protezlerde, implantolojide ve ortodontide kullanılan araçlara kadar kusursuz denebilecek iş çıkışıı sağlayan bir sistem kurar.

Dijital diş hekimliğinde bilgisayar destekli tasarım ve üretim yapma imkânı sağlıyor. Madde kaybı yaşanan dişlere uygulanacak olan kaplama ve porselen dolgu; aynı seans içerisinde hastaya teslim edilebiliyor.

Bir kısmı kırılan, çürüyen, geniş dolgulu ya da madde kaybı olan dişlere uygulanan kaplama ve dolgu tedavisinde çok başarılı sonuçlar doğuruyor. Tedaviye uzun zaman ayıramayacak olan hastalar için büyük kolaylık anlamına gelen cihaz, laboratuvar sürecini ortadan kaldırarak zamandan büyük tasarruf sağlıyor.

DİGİTAL ÖLÇÜ NASIL ALINIR? 

Porselen kaplamalar, porselen inlay, onlay ( Üstün dayanıklılık ve estetiğe sahip dolgu ), porselen köprüler ve laminalar yapılabilmektedir.

  • Tüm tedavi sürecinin kontrol edilebilmesi,
  • Tek randevuda tedavi,
  • Geçici protezlere gereksinim duyulmaması,
  • Hızlı üretim ve çabuk kullanım,
  • Ölçü kaşığı kullanmadan hasta ağzından dijital görüntü alımı,
  • Etkin ve kararlı maliyet,
  • Garantili Sterilizasyon güvenliği,
  • Son derece estetik metalsiz tam porselen restorasyonlar
  • Geniş materyal seçiminden, bahsedilir.

Cerec Restorasyonu  Aşamaları :

  • Hastanın ağzı pudrayla pudralanarak ölçüye hazırlanır ve dijital kamerayla 3 boyutlu ölçü alınır.
  • Yapılacak olan diş, ölçü aşamasından sonra 3 boyutlu olarak, hastanın beklentilerine ve ağzın anatomik yapısına uygun olarak tasarlanır ve ekranda yerine yerleştirilir. Diş hekimi isterse, estetik olarak ufak değişiklikler yapabilir.
  • Programın hazırladığı diş kesilmek üzere kazıma ünitesine gönderilir.   Renk belirleme cihazıyla hastanın diş rengi tesbit edilir Diş rengine uygun blok seçilerek cihaza yerleştirilir.  Tek diş 10 dakika içinde mikronluk hassasiyetle üretilir. Son olarak, dişin makyajı ve cilalanması da 10 dakika sürer , aynı seansta hastanın ağzına takılır. Geçici diş uygulaması da bu süreçte ortadan kaldırılmış olur ve zaman tasarrufu sağlanır.

Dr.Dt.Deniz_NoyunDr.Deniz Noyun

Periodontolog

 


lamine_dis_tedavisi_bursa.jpg
10/May/2016

Porselen Laminate Venerler

Yaprak porselen olarak bilinen laminate venerler, son 15 yılda diş hekimliğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Porselen çok ince bir tabaka halinde hazırlandığından ışığı geçirmesi ve yansıtması doğal dişe çok yakındır ve bu özelliği sayesinde mükemmel estetik sağlar. Dişlerin çok fazla kesilmesine gerek kalmadan estetik ve periodontal uyum mükemmel bir şekilde sağlandığından doğal görünüm çok rahat bir şekilde yakalanmaktadır.

Laminate Veneer Kimlere Uygulanır ?

  • Dişlerin formundan memnun olmayanlara,
  • Ön bölgedeki diş renkleşmelerinde, renkleşmelerin tedavisi için uygulanan beyazlatma işlemlerinden sonuç alınamadığında,
  • Dişleri aralıklı olanlarda,
  • Ön dişlerde büyük dolguları bulunan ve çürüğün dolgu ile doldurulması sonucu estetik görünümden yoksun durumlarda,
  • Ön dişleri kırık veya aşınmış olan kişilerde,
  • Kalıtsal yapı bozukluklarında,
  • Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) uygulanır.

Laminate Venerler Nasıl Uygulanır ?

lamine_disTedavi öncesinde bazı hazırlıkların yapılması gerekir. Öncelikle; dişetlerinin sağlıklı olması şarttır. Eğer dişeti sağlığı yerinde değilse hastaya bir takım işlemler uygulanır. Ayrıca dişetlerinde şekil bozukluğu ve seviye farkı varsa bu bozukluk lazerler veya konvasiyonel yöntemlerle düzeltilir. Dişeti sağlığı yerine geldikten sonra, hastalar için en uygun olacak gülüş tasarımı yapılır. Bu işlem için hastadan ölçü alınarak hastaya mo cup denilen dişlerin formunun ve boyunun nasıl olacağını gösteren bir ön prova yapılır. Hasta; bu aşamada dişlerin ağızda uyumunun ve estetiğinin nasıl görüneceğine dair bir ön fikir edinir. Eğer ilk aşamada estetik, yeterli bulunursa lokal anestezi uygulanıp dişler uyuşturulur. Dişlerin sadece ön yüzlerinde çok ince bir tabaka kaldırılır ve basamak oluşturulur. Böylelikle porselen laminaların hazırlanacağı asıl ölçü alınır. Laboratuarda özel seramik malzemeden dişinize yapıştırılacak olan yaprak hazırlanır. Son olarak da hazırlanan porselen yaprakçık dişinize özel bir rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) yapıştırılır.


dp.jpg
31/Ağu/2015

Bir çok kişi diş eti kanamasından şikayet eder. Kanama diş eti iltihabının en önemli belirtisidir. Ve aslında önemli bir sağlık sorunudur. Çünkü diş etinde ki iltihap ya da ağız ve diş sağlığı vücudun diğer organlarını da etkilemesidir.

Diş eti; ağızda dişlerin alt yapısını oluşturan bir yapıdır. Dişlerimizin sağlığı, diş etlerinin sağlığı ile başlar. Dişlere yapılan her işlemde, diş eti sağlığının yerinde olması ilk koşuldur. Bu yüzden diş etlerine gereken özenin gösterilmesi çok önemlidir..

Diş eti kanaması günümüzde pek çok kişinin şikayet ettiği ve çözümünü bulmakta zorlandığı bir durumdur. Kanama diş eti iltihabının en temel özelliğidir ve ilk belirtisidir. Hasta bazen diş etinde ki bu kanamanın farkında olabilmekte, bazen de hiç farkında olmadan kabullenerek çok uzun zaman yaşamaktadır. Aslında çok basit bir tedavisi olmakla birlikte tedavi edilmediği taktirde çok ciddi sonuçlar olabilmektedir. Diş etinde ki iltihap sadece ağız ortamını değil, vücudun diğer ortamlarını da etkilemektedir.

Sağlıklı diş eti:

Sağlıklı diş eti uçuk pembe renkte, sıkı ve mat görünümlü olmalıdır. Altında ki çene kemiğini sarar. Diş etlerinde ki şişkinlik ve kızarıklık hastalık görünümüdür. Sağlıklı bir diş eti; fırçalama aynı zamanda diş ipi kullanımı ile olur.

Diş eti kanamasına neden olan hastalıklar nelerdir ?

Dişleri ve diş etlerini destekleyici dokuları etkileyen periodontal hastalıklar iltihabi sorunlardır. Diş kayıplarından yüksek oranında sorumlu olurlar. Erken teşhisde tedaviye cevap verirler. Bu gibi hastalıklar, kendini öncelikle diş etinde ki değişimlerle gösterir. İlerleyen dönemlerde etkisini daha fazla arttırırlar.

Gingivitis: Bu rahatsızlık, diş eti hastalığının başlangıç aşamasıdır. Diş etleri kırmızı bir renk almıştır, kanamalar başlamıştır ve diş etleri şişmiştir. Diş fırçalama esnasında diş etleri hem kanamakta, hem de hassas bir hal almaktadır. Gingivitis tedavi edilmezse ilerleyerek, diş etlerine ve çene kemiğine hasar verecek duruma gelir. Ağız kokusu kendisini sürekli hissettirir.

Periodontis: Diş eti hastalıkları içerisinde ilerleyen aşamalarda oluşan bu rahatsızlık, dişleri destekleyen kemiğe ve dokuya hasar vermeye başlar. Diş eti ve diş arasında ki cepte hızla bakteri üremeye başlar. Burası temizlenemeyen alanlardır. İlerleme döneminde dişlerde sallanma ve diş kayıpları meydana gelebilir. Diş etlerinde kanama, iltihabi akıntı gözlenir. Dişler birbirinden ayrılmaya başlar. Bunun nedeni alveol kemiği denen ve dişin sağlıklı bir şekilde yerinde durmasını sağlayan destek dokunun üzerinde hücresel yıkım olmasındadır. Eğer doğru tedavi planlaması uygulanamazsa, şikayetler ve sağlığın bozulması şiddetlenir ve doğal olarak kişinin sosyal hayatında da sıkıntılar oluşturmaya başlar.


alzeimer.jpg
23/Eyl/2014

Dişleri her gün en az iki kez fırçalamanın ve diş ipi kullanmanın, Alzheimer riskini önemli oranda azalttığı ortaya çıkarıldı.

Sevgili okurlarım; Alzheimerın günümüzde çok önemli rolü olduğunu hepimiz biliyoruz.  Geçen ay; “Journal of Alzheimer’s Disease” dergisinde yayımlanan çalışmada İngiliz bilim adamları, periodontal (dişeti) hastalıkların Alzheimer riskini artırdığına dair kanıt buldu. Ve bu bilgileri sizlerle bu ay paylaşmak istedim…

İyi bir ağız hijyeni bireyin yaşam kalitesini önemli derecede etkiler, yetersiz oral hijyen ise ağrıya neden olur ve diş kaybına yol açabilir; yemeyi ve gülümsemeyi etkileyebilir.

Her 10 Alzheimer hastasından 4’ünün beyninde dişeti iltihabına neden olan Porphyromonas gingivalis bakterisine rastladıklarını belirten bilim adamları, kan dolaşımına karışan bakterinin kolayca beyne yerleşebildiğine ve sinir hücrelerinin zarar görmesine neden olduğuna dikkati çekti.

Araştırmacılar, katılımcılardan alınan kan örneklerinde bedenin P. gingivalis bakterisi ile savaşmak için ürettiği antikor düzeyini ölçtü. Antikor düzeyi yüksek olan kişilerin, Alzheimer’e yakalanma riskinin 9 kat daha fazla olduğu belirlendi.

Bakterinin beyindeki glial hücrelerinin iltihaplanmasına yol açarak Alzheimer riskini artırdığı sanılıyor.

Dişetlerinde kanama, kızarıklık, şişme ve hassasiyet gibi belirtilen gösteren dişeti iltihabı, diş kaybına neden oluyor.

Bilim adamları, dişeti iltihabını engellemek için dişlerin her gün en az iki kere iki dakikalığına fırçalanması, her gün en az bir kez diş ipi kullanılması, yılda en az iki kez diş hekimi kontrolünden geçilmesi ve sigaranın bırakılması gerektiğini belirtiyor.

İlk kez 1906 yılında Alman bilim adamı Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve 65 yaş üstü kişilerde beyin dokularında ağır hasara neden olan Alzheimer hastalığının hala etkili bir tedavisi bulunmuyor. Dünyada 30 milyondan fazla Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor.

Dişlerin günlük bakımı

Demansın erken safhaları ;
Demanslı birey erken safhalarda dişlerini temizleyebilme kabiliyetine sahiptir. Ancak bireylerin bu konuda uyarılmaları ve denetlenmeleri gerekmektedir. Yardıma ihtiyaç duyduklarında fırça ve diş macunu verilerek ne yapacakları anlatılmalıdır.
El becerisi azaldıkça elektrikli diş fırçaları kullanılabilir.

Demansın sonraki safhaları

Demans ilerledikçe birey dişlerini temizleyebilme becerisini veya bu konuya ilgisini kaybedebilir. Diş hekimi veya oral hijyenist bir başka bireyin dişlerinin nasıl temizleneceği ile ilgili desteği ve rehberliği sağlayabilmektedir. Teknik daha çok bireyin ilgisine bağlıdır. Genellikle en kolay yöntem bireyin sandalyeye oturup bakıcısının arkaya geçmesiyle sağlanır. Bakıcı, hastanın vücudunu destekleyerek başını kollarının arasına alıp nemli bir fırça ve az miktarda macun kullanımı ile dişlerin temizliğini gerçekleştirir.

İlaçlar ve dental hastalık ;
Demanslı bireyler bazen antidepresan, sedatif ve antipsikotik ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçların yan etkilerinden biri de ağız kuruluğudur. Bu, protezler ile ilgili rahatsızlık ve gevşemeyi de içeren sorunlara yol açabilir. Protez tutucuları ve yapay tükürük, protezleri ile ilgili problemleri olan bireylere yardımcı olabilir. Bu konuda bir diş hekiminden yardım alınabilir.

Tükürük yalnızca kayganlaştırıcı etkiye sahip değildir, aynı zamanda dişleri temizleyerek plak oluşumunu da önler. Eksikliği plak birikimine, diş eti hastalıklarına ve özellikle dişlerin boyun kısımlarında oluşan diş çürüklerine yol açmaktadır. Bu sorunlar dişlerin kırılmasına yol açar.

Dental tedavi ve demans

Demans ilerledikçe birey ;

• Dişlerini etkin bir şekilde temizleyememeye,
• Dişlerinin sürekli temiz tutulması gerektiğini anlamamaya,
• Özel dental tedavi ihtiyacını belirtememeye,
• Ağrıyı da içeren dental semptomları ifade edememeye,
• Tedavi hakkındaki karar verme sürecine dahil olamamaya,
• Tedaviyi onaylayıp onaylamadığını belirtememeye,
• Dental tedavinin olumlu sonuçlarını hissedememeye,
başlar.

Tedavinin planlanması

Diş hekimi, demanslı kişi, ailesi veya bakıcısı ile görüşerek en iyi tedavi planına karar verecektir.
Üzerinde durulması gereken konular şunlardır:

• Demanslı bireyin bağımsızlık düzeyi, kooperasyonu, bilinç ve fiziksel durumu
• Eğer varsa, ne tür semptomlar görüldüğü
• Tedaviye rızasının olup olmadığını ifade edebilirliği
Tüm bu sorunlar çözüldüğünde diş hekimi ne tür bir tedavi uygulayacağına karar verebilecektir. Kişinin düzenli olarak veya yılda bir kez görülmesine karar verilebilir.

Tedaviyi kabul etme

Demanslı bireye, dental tedavi ile ilgili karar verme veya verilen kararlara katılma fırsatı verilmesi önemlidir.
Diş hekimi, eğer gerekli ise basit terimler kullanarak, ne yapacağını ve neden yapacağını açıklamalıdır. Seçenekler sunulmalıdır, sorular evet veya hayır şeklinde yanıtlanmalıdır.

Dental tedavinin şekilleri

• Demansın erken safhaları
Demansın erken safhalarında dental bakımın birçok şekli uygulanabilir. Diş hekimi, demanslı kişinin ilerleyen evrelerde diş bakımını yapamayacağını göz önünde bulundurarak tedaviyi planlamalıdır. Kilit noktalardaki dişler belirlenip restore edilmelidir.
• Demansın ara safhaları
Bu zaman zarfında, demanslı bireyler sıkça fiziksel olarak sağlıklıdır ancak el becerilerini  kaybedilmiştir. Dental tedavide restorasyon planlamalarından ziyade başka dental sorunlardan korunmaya yönelik kararların alınması beklenir.
Dental tedavi için bazı kişilerde sedasyon veya genel anestezi gerekebilir. Karar bireyin kooperasyonu, dental tedavi ihtiyacı, genel sağlık ve sosyal destek gibi durumlar göz önünde bulundurularak verilir.
Demansın ilerlemiş safhaları
Demansın ilerlemiş safhalarında ise kişinin bilinci ciddi bir biçimde zarar görmüştür ve sıklıkla da güçsüz ve zayıftır.
Bu dönemde tedavi oral hastalıktan korunma, oral sağlığın devamı ve acil tedavi uygulamaları odaklıdır.

alzheimer4Protezin kullanılması

Demanslı bireylerde tanıdık olmayan çevrelerde protez kaybı yaygındır. Kayıp protezlerin yenilenmesinde problem yaşanabilir. Kişi uzun bir süredir protez kullanmıyorsa nasıl kullandığını unutabilir veya yeni proteze uyum sağlayamayabilir.

Ayrıca, kişi yeni protezler takılırken diş hekimi ile kooperasyon kuramayabilir. Bu tür bir durumda bakıcısının müdahalesi (elini tutma, konuşma) tek ihtiyaç duyduğu şey olabilmektedir. Kooperasyon sınırlı ise gerçekçi davranılıp en azından estetik görünüş için yalnızca üst çene protez yapımı gibi bir çözüm tercih edilebilir. Nihayetinde, bir çok demans hastası eskiden problem yaşamadan protez kullanmış olsalar bile ağızlarındaki proteze tahammül edemedikleri bir noktaya gelmektedir.








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87