DENTPLUS

BLOG



ağızkokuus.jpeg
07/Ara/2022

Ağız kokusunun tedavisinde öncelikle ağız kokusuna sebep olan durum belirlenmelidir.

Ağız kokusunun sebebi ağız hijyeninin tam sağlanamaması ise, dişlerin günlük temizliğini en iyi şekilde gerçekleştirmek ve diş ipi, gargara kullanmak gibi basit yöntemler işe yarayabilmektedir. Dişler günde 3 defa ve en az 2 dakika olacak şekilde fırçalanmalı, diş aralarında kalan yemek artıkları diş ipiyle veya arayüz fırçaları ile temizlenmeli ve ihtiyaç olursa antibakteriyel ağız gargaraları kullanılmalıdır. Buna ilaveten, dil üzerinde bulunan bakterileri temizlemek için özel olarak üretilen dil temizleme fırçalarıyla dilde biriken bakterileri de temizlenmeli hareketli protez diş kullanılıyorsanız, gece çıkarılmalı ve iyice temizlenmelidir.

 Az su tüketimi de ağız kokusuna sebep olabilecek faktörler arasında yer almaktadır. Su içmek tükürük akışını arttırarak ağız içinde yer alan bakterilerin temizlenmesine yardımcı olur.

Sigara kullanımıda ağız kokusunun oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Sigara kullanımı ağız hijyenini düşürerek zararlı bakterilerin sayısını arttırmaktadır. Sigarayı bırakmakta ağız kokusunun önlenmesini sağlar.

Ağız kokusu eğer dişlerdeki çürük veya diş etlerindeki enfeksiyon sebebiyle gelişiyorsa, diş hekimi tarafından en uygun tedavi yöntemleri uygulanarak ağız kokusu tedavi edilebilir. Diş taşları da ağız kokusuna yol açan bir diğer faktörler arasındadır ve senede bir defa temizletilmesi gereklidir. Sağlıklı bir kişinin yılda iki defa ağız ve diş muayenesi yaptırması önerilmektedir.

Ağız kokusu bütün faktörler elimine edildiği takdirde geçmiyor ise o zaman diğer sebeplere bakmak gerekir. Bu öncelikle Kulak Burun Boğaz muayenesi ile başlar ve etken bulanamadı ise gastroentolog tarafından muayeneye kadar giden süreçtir.


yenidişfırçası.jpeg
30/Kas/2022

Diş Eti Hastalıklarının tedavisinde Hindistan Cevizi Yağı kullanılır mı?

Hindistan cevizi yağı, kozmetik kullanımdan beslenmeye kadar farklı sektörlerle hayatımızın içindedir. Fakat ağız sağlığı için kullanılabilir mi? Son zamanlarda ağız içi kullanımı yaygınlaşmış olup özellikle alternatif tıp da kullanımı oldukça popüler hale gelmiştir.  Asya ve Hindistan’ın bazı bölgelerinde popüler olan yağ gargarası işlemi, birkaç dakika boyunca Hindistan cevizi yağı ile ağızda gargara yapılmasını içerir ve bunun, ağızdaki bakterilerle savaşmaya yardımcı olduğu düşünülür. Nigerian Medical Journal’da yayınlanan bir çalışma, ağız bakım rutinlerine yağ gargarasını ekleyen bireylerin plak oluşumunda azalma gözlediğini belirtmiştir. Hindistan cevizi yağı ağızda plak ve bakteri birikimini azaltmaya yardımcı olsa da diş eti sorunlarını tedavi etmek için kullanımının uygunluğu Diş hekimi tarafından onaylanmalıdır.

 


hindistan.jpeg
24/Kas/2022

Diş Eti Hastalıklarının tedavisinde Hindistan Cevizi Yağı kullanılır mı?

Hindistan cevizi yağı, kozmetik kullanımdan beslenmeye kadar farklı sektörlerle hayatımızın içindedir. Fakat ağız sağlığı için kullanılabilir mi? Son zamanlarda ağız içi kullanımı yaygınlaşmış olup özellikle alternatif tıp da kullanımı oldukça popüler hale gelmiştir.  Asya ve Hindistan’ın bazı bölgelerinde popüler olan yağ gargarası işlemi, birkaç dakika boyunca Hindistan cevizi yağı ile ağızda gargara yapılmasını içerir ve bunun, ağızdaki bakterilerle savaşmaya yardımcı olduğu düşünülür. Nigerian Medical Journal’da yayınlanan bir çalışma, ağız bakım rutinlerine yağ gargarasını ekleyen bireylerin plak oluşumunda azalma gözlediğini belirtmiştir. Hindistan cevizi yağı ağızda plak ve bakteri birikimini azaltmaya yardımcı olsa da diş eti sorunlarını tedavi etmek için kullanımının uygunluğu Diş hekimi tarafından onaylanmalıdır.

 


dişetihasalık.jpeg
17/Kas/2022

Lazerlerin diş hekimliğinde kullanımı son yıllarda oldukça artmış ve hemen her klinikte lazerler destekli tedaviler yapılmaktadır.  Diş eti hastalıklarının tedavisinde lazer kullanımı lazer destekli tedavi olarak adlandırılmaktadır. Lazer destekli dişeti tedavileri klasik tedavi yönteminde kullanılan teknojiler ve aletler ile kıyaslandığında çoğu zaman daha ağrısız ve konforlu tedavi seçenekleri sunmaktadır. Diş eti hastalıklarının tedavisinde lazerlerin kullanım alanları aşağıda belirtilmiştir.

  1. Gingivitis gibi sadece dişeti dokusunun etkilendiği dişlerin kökünü saran çene kemiğinin sağlam olduğu olgularda diş taşı temizliğine ilaveten kullanımı uygundur. Lazerlerin kullanımı ile dişeti dokusunun etrafındaki bakterilerin eliminasyonu hedeflenir.
  2. Diş eti büyümesinin ortadan kaldırılması ve Kron boyu uzatma gerektiren vakalarda konvensiyonel cerrahi işlemlere alternatif lazerler kullanılabilir. Bu yöntemle daha az ağrı olduğu ve iyileşmenin daha hızlı olduğu pek çok çalışmada rapor edilmiştir. Bu noktada hastanın lazer ile tedaviye uygun olup olmadığı iyi değerlendirilmedir.
  3. Gummy Smile tedavisi ve Gülüş estetiği hastanın dişetlerinin fazla göründüğü durumlarda veya gülüş estetiği yapılacak hastalarda dişetlerinin boyutunu eşitleyip yapılacak protetik tedaviye hazırlanması gerekli durumlarda lazerlerin kullanımı ile konforlu bir iyileşme süreci yaşanır.
  4. Pigmentasyon dişetlerinde oluşan kahverengi lekelenmelerdir. Lazerler bu tedavide kullanılabilecek en etkili, kısa zamanda sonuçlanan, ağrısız yöntemdir. İşlem sonrası hemen hemen hiç ağrı olmaz ve hasta tedavinin sonucunu 1-2 gün içinde görebilir.
  5. Flap operasyonu dişeti hastalığının ilerlediği ve iltihabın dişlerin kökünü saran çene kemiğine geçtiği durumlarda uyguladığımız iltihap dokunun çıkarılması ve çene kemiğinin tamir edilmesini hedeflediğimiz cerrahi bir yöntemdir. Lazerler bu operasyon sırasında iltihap dokunun çıkarılması bakteriyel ortamın arındırılması için kullanılırlar.

implant-2-1200x800.jpg
25/Eyl/2022

Diş implantları ağızda eksik olan dişlerin yerlerini alan diş kökünü taklit eden çene kemiğine uygulanan materyallerdir.  İmplantları uygulandıktan sonra ağızda uzun dönem kalmasını etkileyen pek çok faktör mevcuttur. Bunlardan bir tanesi implantlar etrafında bulunan dişeti kalınlığı miktarıdır. Özellikle azı dişler bölgesinde yanak dokusu hareketli olduğu için çiğneme sırasında implant etrafındaki dişeti kalınlığı eğer yeterli değil ise besin artıkları bu bölgede birikir ve iltihaplanma ile birlikte implantı saran kemikte erime başlatabilir bu durumda implant kaybı ile sonuçlanabilir. Bu sebeple bu bölgede yapışık dişeti miktarı yetersiz ise bu miktar serbest dişeti grefti uygulaması ile dişeti kalınlığı arttırılır. Böylece uzun dönemde implant kaybı engellenir.


ortodontik-1200x800.jpg
24/Eyl/2022

Dişeti hastalığı ilerlemiş kişilerde hastalığın dişleri çevreleyen destek dokulara vermiş olduğu zarar sebebiyle doku ve kemik kaybı oluşur ve dişlerde yer değiştirmeler başlar(dişler aralanır, uzar,öne doğru gelir, döner) Böyle durumlarda dişlerin tekrar eski yerlerine getirilmesi ortodontik tedavi ile mümkün olur ancak ortodontik tedavinin yapılabilmesi için de dişi çevreleyen destek dokuların ve kemiğin sağlıklı olması gerekliliği mevcuttur. Aksi takdirde dişler kaybedilir.  Bu sebeple hastalığın şiddetine göre değişen dişeti tedavisi öncelikle yapılır ve sonrasında ortodontik tedavi uygulanır. Ortodontik tedavi sırasında diyetleri düzenli 3 er aylık periyotlar ile kont edilir.


12-2-1200x801.jpg
14/Eyl/2020

Dişlerimiz beslenmemizin yanı sıra yüz estetiğimizi sağlanmasında da önemli rol oynar. Dişlerin çapraşık olması, dişlerde bulunan dolgular, lekelenmeler, şekil bozuklukları yüz görünümümüzü olumsuz şekilde etkiyebilir. Dişlerde ki çapraşıklık durumları ortodontik ( tel tedavisi ) tedavi ile düzeltilebilir. Ancak bazı durumlarda ortodontik tedavi uygulanması veya hasta bu tedaviyi istemediği koşullar oluşur. Bu durumlarda beyaz, aynı dizide estetik görünümü güzel olan dişler sağlanması ve  dişle uygulanacak bir takım yöntemler ile oluşturulur.

Gülüş tasarımı yapılırken en önemli özellik yaş ve cinsiyet unsurudur. Estetik tedaviye başlamadan önce hasta ile görüşülür ve beklentileri ve şikayetleri öğrenilir. Buna göre tedavi planlanması yapılır.

Dudak ve diş uyumu; diş ve diş eti uyumuna bakılıp, yüz şekli ve gülüş uyumu ile ilk aşama başlanır.

Hastanın ağız içi ve ağız dışı kayıtları alınır. Bu kayıtlar altında hastaya mock – up ugulaması yapılır. Bu uygulama ile tedavi henüz başlamadan tedavi sonucu hakkında fikir sahibi olunur. Mock-up uygulaması ile dişlere dokunmadan tedavi tasarımını sağlar. Bu aşamada hekim ve hasta ile birlikte  final şeklini tasarlar ve hastanın beklentileri doğrultusun da tedavi aşama geçer.

Tedavi;

Prepless Lamineler

Porselen Lamineler

Zirkonyum ve E – mex veneer ile yapılır.


kanal-tedavisi-ve-dişlerde-renklenme.jpg
15/Kas/2019

Dişsel renklenmeler iç ve dış kaynaklı olmak üzere olabilmektedir. İçsel renklenme nedenleri arasında travma, periapikal kist, tetrasiklin türevi antibiyotik kullanımı, mikrosızıntı, disin canlılığını yitirmesi, bruksizm (diş sıkma) vb. gösterilebilir.

Canlılığını yitirmiş dişlerde – kanal tedavisi uygulanmış olsa da olmasa da- mikrosızıntı, periapikal kist varlığı, amalgam dolgular dişin dentin dokusunda renk değişimine yol açar. Bu renklenmelerin tedavisinde öncelikle dişin kanal tedavisi yapılmalı ya da gerekliyse yinelenmelidir.

Sonrasında ise ağartıcı ajanlar uygulanarak istenilen estetik netice alınıncaya dek işlem tekrarlanır ve diş orijinal beyazlığına kavuşturulur. Tedavi süresince ağrı, diş etinde yanma gibi şikayetler görüldüğü takdirde muhakkak hekime bilgi verilmelidir.

Dr. Dt. Emir Yılmaz

Endodonti Uzmanı


20yas_disi-1.png
18/Ağu/2019

“Adını ağız içinde göründüğü hasta yaşından alan bu dişler çekilmelidir.” düşüncesi doğru değildir. 20 yaş dişleri ağız içinde en son ve en geride süren diş grubudur. Özellikle alt 20 yaş dişleri yer darlığı durumunda ağız içinde süremeyebilir. Yarı gömük olarak ağız içinde bulunan bu dişler perikoronit olarak bilinen diş eti iltihabına,  komşu dişlerde kök erimesine ve çürüğe, ağız kokusuna neden olabilir ve bu durum tedavi edilebilir.

Veya tam gömük olarak kemik içinde problem yaratmadan varlığını devam ettirebilir. Çevre diş ve dokulara zarar vermeyen yani çekilmesi gerekmeyen 20 yaş dişlerinin endodontik tedavi açıdan diğer dişlerden hiç bir farkı yoktur. Ağız içindeki her dişe olduğu gibi bu dişlere de endodontik tedavi uygulanabilir.

İleri yaşlarda protez gereksinimi düşünüldüğünde 20 yaş dişlerinin son derece kritik rol oynayacağı gerçeği de gözden kaçırılmamalıdır. Dolayısıyla bu dişler çekilmeleri gerekmedikçe ağızda tutulmalı ve her türlü koruyucu tedavi uygulanmalıdır.

Dr. Emir YILMAZ

Endodonti Uzmanı


endodonti.jpg
04/Haz/2017

kök_kanal_tedavisiEndodontik tedavi (kök kanal tedavisi) , enfekte diş pulpa dokusunun uzaklaştırılması ve kök kanalının dezenfekte edilmesi esasına dayanır. Pulpa enfeksiyonunun en sık nedenleri olarak çürük , travma , çatlak ve/veya kırıklar sayılabilir.

Sıcak ve soğuğa karşı oluşan aşırı hassasiyet , gece uykusundan uyandıran şiddetli  ağrılar , travma sonucu diş pulpasının ağız ortamına açılması endodontik tedaviyi  gerektirir.Tedavinin ertelenmesi ağrıda artışa , ağız içi ve dışı şişliğe neden olabilir. Enfeksiyonun ilerlemesi diş kaybına , hatta sepsise yol açabilir. %85 in üzerindeki başarı oranı ile endodontik tedavi ; diş kaybının dolayısıyla  uzun vadede kemik kaybının önlenmesinde , fonksiyonel ve estetik kayıpların önüne geçilmesinde büyük önem taşımaktadır.








DENTPLUS GEÇİT


Ahmet Yesevi Mah. Piknik Cad.
        Hasat Sk. Üründül Plaza K:1 Kapı No : 2
        No: 11 – 12 Nilüfer / BURSA


info@dentplus.com.tr

(0224) 404 00 87